Bartın’ın Yalı mevkii denilince ilk akla gelen yer Tersane Caddesi’dir. Ben de sizlere günümüzde eski özelliğinden hiç bir iz kalmamasına rağmen, geçmişin sessiz tanığı olarak bir fotoğraf karesi ile artık sadece hatıralarımızda kalan o günleri hatırlatmak, bilmeyenlere de anlatmak istedim.
Bilindiği üzere günümüz dünyasında birçok zanaat, teknolojiye yenik düştü. Bunlardan biri de bir zamanlar Bartın’ın en önemli iş kollarından biri olan gemi yapımcılığıdır.
1970’li yıllara kadar Tersane Caddesi, Osmanlı Dönemi’nden “kadırga”, “çektirme”, “gulet”, “filika”, “martiko”, “sürtme sandalı” gibi büyük, küçük tekne ve geminin yapıldığı inşaat sahası idi. Burada yapılan çektirmeler, denizcilik sektöründe aranılan teknelerdi. Yine taşımacılıkta önemli bir araç olan bu ağaç gemiler de Tersane Caddesi üzerinde ve şimdilerde Yalı Yaşam Merkezi’nin bulunduğu mevkide yapılır oradan da Bartın Irmağı’na indirilirdi.
Bayram havasında suya indirilirdi
Artık bunlar da tamamen geçmişte kaldı. 300-400 tonluk çektirme tipi bir ağaç geminin yapıldıktan sonra suya indirilmesine kadar yapılan işler adeta bir bayram havası içerisinde idi. Gemi altına yerleştirilen yağlı kızaklar ve felekler üzerine yerleştirilir geminin büyüklüğüne göre 8-10 çift manda koşulur ve bu durumu geminin yapıldığı yerden suya indirilen yer olan enet başına kadar İbrahim Pamukçu (Gıvrışıy İbram) mandaların sahibi Arapbaşoğlu Davut Ağa’ya verdiği “Yah de” komutuyla mandalar hareket ettirilir, gemi büyük bir gıcırtıyla enet başına doğru kaydırılırdı. Enet başına gelindiğinde zincirler çözülür yalnız bir halat ile gemi bir yere bağlanırdı. Daha önceden geminin baş kısmına çocuklar bindirilir ve halat kesilmeden önce aşağıdan verilen komutla “bastır”, “bastır” denilerek geminin burnu aşağıya doğru eğilir ve gemiyi tutan halat kesildikten sonra büyük bir gürültü ve seyredenlerin heyecanı içerisinde gemi suya kavuşurdu.
O gün adeta bir bayram havası olur, kurbanlar kesilir, kesilen kurbanı kanı gemi sahibinin alnına sürülürdü. Bu arada da kurban kesilmeden önce dualar edilirdi.
Bu görüntüyü görmek için uzaktan, yakından birçok kişi gelir ve izlerdi. Bilhassa hamile kadınlar buraya getirilir, geminin kızak üzerinden suya kavuştuğu anı görmek için seyrettirilirdi. Çünkü geminin suya değdiği anı gören hamile kadının çabuk doğum yapacağına inanılırdı.
500 tonluk Hacı Baba Gemisi
Burada şunu belirtmek isterim ki Osmanlı’dan Cumhuriyet tarihine kadar Tersane Caddesi’nde kadırgadan yük gemilerine kadar birçok gemi yapılmıştır. Ama Bartın’da yapılan en büyük gemi gulet tipi Hacı Baba gemisidir. 1946 yılında kızağa konulmuş, 1948 yılında suya indirilmiştir. 500 tonluk olan bu gemi Bartın tersanesinde yapılan en büyük gemidir.
Artık bu anlattıklarımız sadece anılarda ve fotoğraf karelerinde kaldı. Bu gemileri yapan mimarlar, marangozlar, demirciler, burgucular, baltacılar ve donanımcılar artık günümüzde yok. Bu sahnelere tanıklık eden son bireyler de birer birer aramızdan ayrılıyor. Bunun için fotoğraflar ve anlatımlar üzerinden de olsa bir dönem Bartın ekonomisine damgasını vurmuş, namı Türkiye geneline yayılmış Bartın tersanelerini ve gelecek nesillere de anlatmamız, onların nasıl bir kentte yaşadıklarını tüm ayrıntılarıyla öğretmemiz lazım.