18.15’te hayat durdu.
Maden ocağında kaza haberi duyuldu.
Araştırırken içindem ‘inşallah grizu değildir’ diye geçirdim.
Bir patlama olduğu söylendi ilk önce.
Patlama dedikleri gibi trafo ise işçilerimizin kurtulacağı ümitleri yeşerdi içimizde….
İçeriden kendi imkanları ile çıkanlar bir patlama duyduklarını ve ocağı toz bulutu kapladığını söylüyordu.
Eksi 300 ile 350 kotta meydana gelmişti kaza.
Yukarıda ayrı bir endişe, ayrı bir telaş ve koşuşturma vardı.
Blraz anlamaya çalıştığımızda ise bize patlamanın grizu olma ihtimali daha yüksek gelmeye başladı.
Korktuğumuz da tam da buydu ve başımıza geldi.
Göçükten veya başka olası bir patlamadan işçinin kurtulma şansı çok yüksek olduğu gibi kurtarma ekiplerinin de vakti çoktur.
Ancak grizuda bir nefesin bile önemi çok büyüktür.
İnanın içinize çektiğiniz bir nefes sizi hayattan koparır.
Aşağısı mahşer yeri gibi olur.
Önce maden işçileri arkadaşlarını kurtarmak İçin seferber oldu.
İlk müdahaleleri çok önemliydi.
Devletimiz de bütün imkanlarını seferber etti.
Buradan sonrası çok zor.
İnsan ne diyeceğini bilemiyor.
Ateş önce maden ocağına, sonra yüreklere, sonra evlere ve son olarak kabirlere düştü.
Allah maden şehitlerimize rahmet eylesin.
Mekanları cennet olsun.
Ailelerin ve tüm ülkemizin başı sağolsun.
Yazacak çok şey var.
Ama boğazlar düğümlendi.
Tek kelime çıkacak durumda değiliz.
Çok acı.
Yas’tayız…