Kentin sorunlarına ‘miskin’ kaldık
Her zaman Bartın için bir şeyler yapılmasından yanayız.
Kentin idarecileri, yöneticileri var.
Elbette onlara da güveniyoruz.
Ancak Bartın için son zamanlarda yapılan projelere ya sessiz kalıyoruz, ya da tepkisiz….
Gerçi, çoğu projeyi sonradan öğreniyoruz.
Yada yapıldıktan sonra öğreniyoruz.
Birileri karar veriyor ve uyguluyor.
Bize ise sadece kabullenmek kalıyor.
Yapıldıktan sonra tepki vermiş olsak da, bir anlamı olmuyor.
Yerinde ve zamanında fikirlerimizi ortaya koymalıyız.
‘Miskin’ kelimesiyle bir yazıyı kaleme aldım.
Bu yüzden önce açıklamasını yapmam gerekir.
Miskin, ‘Hoş karşılanmayacak durumlar karşısında tepkisiz kalan kimse’ anlamına geliyor.
Türk Dil Kurumu’na göre ise, ‘Zor durumlar karşısında tepki veremeyecek kadar hareketsiz olan, tepkisiz kimse olarak kabul edilmektedir’.
Şimdi buradan yola çıktığımda daha anlaşılabilir olabileceğimi düşünüyorum.
Özü, sebebini de söylemem gerekiyor.
Hayran olduğum, dünyaya geldiğim, yaşamımı sürdürdüğüm, bundan sonra da sürdüreceğim, öldüğümde de buraya defnedileceğim.
Bartın....
İçinde çok şey barındırıyor.
Elbette.
Aşık olan miskin de olur.
Tepkisiz de kalır.
İşte biz bu anlamda hayranız ve sanırım miskiniz.
Büyüleyen bu şehir bizleri miskin bırakmış da olabilir.
Ama biz ne aşkımızdan vazgeçeceğiz, ne de tepkimizden…
Herkes birbirinden uzakta konuşursa, doğru ve ortak noktayı asla bulamayız.
Ben Çatmaca’da, sen Kırtepe’de konuşursan neticeye ulaşamayız.
Ortak bir noktamız var, o da Bartın…
Bu ortak nokta için ortak bir yerde buluşmalıyız.
Fikirlerimizi ortaya koymalıyız.
Sonra ilimizin yöneticilerin bizlerin aşık olduğu kentimize yapılacak çalışmalarda bizlerle bir olmasını istemeliyiz.
Bunu istemeyen yoktur.
‘İstemeyle olmuyor’ de diyebilirsiniz.
Bu söyleminizde haklı da olabilirsiniz.
Bizlerin yazdığı yazılar sadece belli kesimlerin okuması ile sonuç alamıyor.
Herkesin bu kentin sorunlarına dahil olması gerekir.
Bugün yaşıyoruz.
Ama yarın olmayacağız.
Bundan 30 yıl, 40 yıl hatta 100 yıl sonrasında belki de miskinliğimiz yüzünden gelecek nesiller bizi eleştirecek.
Geleceği inşa etmeliyiz.
Bartın’ı kronik sorunlarından kurtarmalıyız.
Sürekli gelişen ve geliştireceğimiz bir yer haline getirmeliyiz Bartın’ı.
Yazımı aslında Bartın Irmağı çevresinde yapılacak düzenlemeye getirmek istemiyorum.
Üniversite kenti olduk.
Üniversite öğrencilerine yönelik bir yer haline getirmeliyiz.
Bartın Üniversitesi bilim adına önemli çalışmalar yapıyor ve tüm dünyada bilinen bir eğitim yuvası haline geldi.
Bütün dünya Bartın Üniversitesinin akademik çalışmalarını önemsiyor.
Ama gel gelelim biz Bartınlılar önemsemiyoruz.
Üniversite’den kentin gelişimi konusunda destek almıyoruz.
İnanın, Bartın Üniversitesi Fransa’da, İngiltere’de veya Almanya’da olsa bakın siz olacaklara.
Fakat dediğim gibi (üniversitenin akademisyenlerinden özür diliyorum) biz görmezden geliyoruz.
Belki Bartın’a çok şeyler yapılacak.
Çok yatırımlar gelecek.
Ama yapılması gerektiği için yapılacak.
Belki de bizim istemediğimiz şekilde yapılacak.
Belki eksik yapılacak.
Belki gereksiz yapılacak.
İşte tam da bu yüzden miskinliklerimizi üzerimizden atalım.
Yapılacaklara ve yapılanlara hakim olalım.
Her projenin hem yatırımın içinde olalım.
Sonradan öğrenmeyelim.
Kentin dinamiklerini harekete geçirelim.
Kent yöneticileriyle beraber hareket edelim.
Haydi miskinler….
Sevgili dost, Anlattığın makale içinde gizli kalan, saygı, sevgi, dikkate alma gibi önem arzeden konuların umursanmaması." Herşeyi biz biliriz, halk ne anlar?" Kültürü üretilmiş, başta sorumlu yöneticilerin dikkate alması gerekirken " umursamamazlık" hakimiyet sürüyor. O'dan dolayı ortaya miskinlik peydahlanıyor. Yine de üzerine giderek, susmadan dikkati çekmekte fayda var.