Tüm dünya salgınla mücadele ederken, bir takım önlemler ve tedbirlerde uygulanıyor.
Ülkemizde de ciddi önlemler alınıyor.
Hafta içi her gün 19.00 ile 05.00 saatleri ile hafta sonlarında ise Cuma günü saat 19.00’dan Pazartesi sabah saat 05.00’e kadar sokağa çıkma kısıtlaması uygulanıyor.
İzliyoruz, görüyoruz ve duyuyoruz.
Sürekli bu kısıtlamaları ihlal durumu sözkonusu.
Bir de sokağa çıkma kısıtlamasından muaf durumda olanların yaptığı kuralsızlıklar da var.
“Elimde belgem var” diyor geçiyor.
Önce çuvaldızı kendimize batıralım.
Biz gazeteciler.
Sokağa çıkma kısıtlamasından muafız.
Haber olduğunda vatandaşın haber alma özgürlüğünü sağlayabilmek adına sokaklarda olmalıyız.
Buna diyecek sözümüz yok.
Bu konuda hakkaniyetle görevini yapan arkadaşlara diyecek sözümüz yok.
Ama hiçbir işi olmadığı halde, evde canı sıkılan ve “Gazeteciyim” diyen herkes sokakta.
Hatta arabasıyla gezmelerde…
Gezerken de çoluk çocuk geziyor, ya da arkadaşını alıp gidiyor.
İnkum, Amasra veya başka yerler…
Haber mi var orada?
Hayır. Canı sıkılıyor.
Yahu siz bunun için mi muaf tutuldunuz?
Bir de bu basın kartlarının artık iyice denetlenmesi gerekiyor.
Affedersiniz ama ‘Ispanak’ gibi türedi…
Herkeste basın kartı var.
Ama basın mensubu mu? Değil.
Sırf sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olmak için son zamanlarda basın kartlarının verildiğini duyuyoruz, görüyoruz.
Önce biz gazeteciler örnek olmalıyız.
Hak verildi diye bunu çiğnemek yanlıştır.
Geçtiğimiz gün Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bazı açıklamalarda bulunda.
Bakan Soylu, “Valilerimiz, kaymakamlarımız için yeni bir seferberlik başlatıyoruz. Tüm gücümüzle sahada olacağız. Gerekirse tek tek arkadaşlarımız kontrol edecek. Sokağa çıkma kısıtlamasıyla ilgili kimsenin genel bir muafiyeti söz konusu değildir. Muafiyetler zaman ve güzergahla sınırlıdır” diye konuştu.
Bundan yola çıkarak Bartın Valisi Sinan Güner’den önce biz basın mensuplarının denetlenmesini istiyoruz.
Gazete ofislerinde ateş ölçer, HES kodu, dezenfektan, mesafe kuralları uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu?
Sokağa çıkma kısıtlamasında dışarıda uygulamaya takıldık.
Polis arkadaşlar kartları incelesin.
Kartın rengi ‘Sarı’ diye aldanılmasın.
Bu kartları taşıyanlar herhangi bir basın kuruluşunda çalışıyor mu, çalışmıyor mu? Araştırılsın.
Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Sayın Esat Kocael ile irtibata geçilebilir.
Bugüne kadar hiçbir şekilde haber yapmamış, basın yayın kuruluşunda çalışmamış kişi ya da kişilerin cebinde basın kartları görülüyor.
Bunlar öncelikle araştırılsın.
Yine ikinci bir husus da önemli...
Şöyle ki;
Örneğin, vatandaş Balamba’da oturuyor. Televizyon reklamlarından izlemiş, Migros’ta falanca üründü indirim var.
Kalkıyor arabasına biniyor, ta Balamba’dan, Emniyet Müdürlüğü’nün karşısındaki Migros’a geliyor.
Hani en yakın ve yürüme mesafesinde olan markete gidilebilecekti.
Başka bir sürü örnekler verebiliriz.
Çatmaca’dan kent merkezine pide veya tatlı almaya gelenden, Hendekyanı’ndan çarşıya gelene kadar…
Bu suiistimalleri yapanlar tespit edilip, cezalandırılmalı.
Bu durumda ilimizin yöneticisi, mülki amiri Sayın Vali’ye büyük iş düşüyor.
Her tarafa yetişmenin zor olduğunu biliyoruz.
Bilinçli bireylerin katkı vermesi gerektiğini de biliyoruz.
Ama ne yazık ki, toplumda bilinçli de bilinçsiz bireylerde bu uygulamaları suiistimal ediyor.
Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da dediği gibi inşallah ciddi bir seferberlik olur.