Her bireyin algıları alması, algıları doğru izlemesi ve algı yöntemlerini düzgün şekilde yapması gerekiyor.
Bartın küçük bir yer.
Herkes birbirini tanıyor.
Zaman zaman ortaya farklı algılar atılmaya çalışıyor.
Ama bakıyoruz ki, bu algıların içi boş.
Yöntemi tutarsız.
Sonu veya sonucu olmayan algılardan oluşuyor.
Ve nedense her seçim döneminde bu algıların ortaya atılması da bir o kadar manidar.
Siyaset alanı imajın olgudan çok daha önemli olduğu, algı yönetimin en çok ve etkin bir şekilde kullanıldığı alanlardan birisidir.
Algı olgunun yerine geçebilir ve maalesef siyasette algı neyse doğru odur teorisi kötüye kullanma potansiyeli yüksek bir realitedir.
Algının insanların bilinçlerine yerleştirilebilmesi için özellikle Bartın’da haber yapma sorumluluğundan uzaklaşmış medyanın kullanılmaya çalışılmasını da yaşıyoruz.
Medyaya bu seçim sürecinde önemli görevler düşmektedir.
Olgu ile algıları ayırt etmemiz gerekiyor.
Bizim üzerimizden kamuoyuna verilmeye çalışılan algılara fırsat vermemeliyiz.
Siyasetin dışında ama aslında siyasetin merkezinde olan medya, bu demokrasi sınavından kendi üzerine düşen görevini yerine getirmelidir.
Doğrulardan uzak, dezenformasyon amacıyla kullanılmaya çalışılan bir medya olmamalıyız.
Bartın’da siyasi rol üstlenmiş politikacıların da bunu benimsemesi gerekmektedir.
Sonuç olarak insanların zihnini etkileme teknikleri ve Algı Yönetimi hiç de öyle basit ve hafife alınabilecek bir konu değildir.
Ancak üzülerek söylemem gerekir güzel Bartın’da bu konuda elimizden geldiğince insanları bilgilendirmeye çalışmamıza rağmen yeterince etkili şekillerde insanlara ulaşamıyoruz.
Problem değil ancak bugün umursamadığınız bu tür konular yarın kafanıza koca bir dağ şeklinde düşecektir.
İşte o zaman kimse ağlamasın ve o zaman hamasi nutuklar da kimseyi kurtaramaz.
Dünyada mücadele ediyoruz dediğiniz güçler şu anda Algı Yönetimine milyonlarca dolar harcıyorlar.
Amerikan ve Avrupa şirketleri bu konularda özel departmanlar kurdu.
Ama bizim ne devletimiz ne de milyon dolarlık şirketlerimiz sanki böyle bir olgu yokmuş gibi davranıyor.
Bartın’da ise dedikodu üzerine oluşturulmaya çalışılan algılar, yazımın da başında söylediğim gibi ileriye gidemeyecek kadar asılsız.
Bu algılarla bir başarı sağlayamayacağınızı bilmelisiniz.
Öteye geçiremediğiniz içi boş, asılsız algılar Bartın’da gerçekten ulaşması gereken insanlara ulaşamıyor.
Gerek sosyal medya, gerekse medya aracılığı ile de algıları yaygınlaştırmaya çalışıyor olsanız bile, asla bu amacınıza ulaşamayacaksınız.
Reklam ve siyasi propaganda, medya kuruluşları, spor, siyaset, din, insanların ekmeği, su, hatta hava durumu konu edilerek insanları etkili bir şekilde yönlendireceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Çünkü Bartın’da yaşayan insanlar hangi algıları olumlu, hangi algıları olumsuz değerlendireceğini çok iyi biliyor.
Siyasetin olmazsa olması konumuna gelen algı yönetimi ile doğru bir tespite ulaşmamız mümkün değil.
O yüzden tekrar söylüyorum, içi boş yöntemlerle insanların kafalarını meşgul etmeyin.
Çalışan, başarılı olan ve takdir görülmeyi hak eden insanları, sizler de alkışlamasını bilin.
Bu insanları eleştirerek bir yere varamayacağınız gibi kendinize de büyük zararlar veriyor olacaksınız.
İnşallah ben bu yazımla doğru bir algı yöntemi seçmiş olurum.