Irmağımızın rengi değişir, köpürür ve yaşayan canlılar ölür ama kirletildiğini kabul etmeyiz. Kirleten sanayi kuruluşlarını işaret edersen de;
* Sen oradan kaç kişinin ekmek yediğini biliyor musun?
Bartın OSB’nin Arıtma tesisinin Kimyasal arıtma bölümü çalışmazsa; diğer sanayi tesislerinden kimyasal arıtma yapmasını sağlayamazsın. Bu konuyu gündeme getirmeye kalktığında;
* Sen oradan kaç kişinin ekmek yediğini biliyor musun?
Bartın Limanı – Bartın OSB arasındaki karayolunda, trafik ve karayolları yönetmeliklerine uymayan büyük tonajlı ağır yük kamyonlarının yarattıkları keşmekeşliği söylesek;
* Sen oradan kaç kişinin ekmek yediğini biliyor musun?
Neredeyse şehir içinde kalan Bartın Çimentonun “kentsel katı atıktan enerji elde etme tesisinden” çıkan kötü kokuyor her gün hissediyoruz. Bu kokunun engellenmesini talep etsek;
* Sen oradan kaç kişinin ekmek yediğini biliyor musun?
Bartın vilayetinin kapladığı alanın büyük bir bölümü orman alanıdır. Orman ürünü elde etmek gerekçesi arkasına sığınılarak ölçüsüz bir şekilde ağaç kesimi yapılıyor desek;
* Sen oradan kaç kişinin ekmek yediğini biliyor musun?
Göz göre göre işlenen çevre suçlarının engellenmesi yerine, bu savunmanın arkasına sığınılarak, görmezden gelmek ne kadar doğru. Atama ve seçim yolu ile yönetime gelen muktedirlerin bu çevre sorunlarını görmezden gelmesini hadi kabul edebiliriz. Ama kabul edemeyeceğimiz kenti yönetmeye aday olanların görmezden gelmesi kabul edilemez, edilmemeli!
Bir kısmını yukarıda sıraladığım çevre sorunları içerisinde en önemlisi “Termik Santral” olmuştur. Bartın ve Amasra kentlerinde yaşayanların hep birlikte itiraz ettiği ve mücadele ettiği bir sorundur bu. Mobil Santralden bu yana toplumsal tepki gelişerek ve büyüyerek sürmektedir. Siyasetçilerin ikircikli tavırları olmasaydı bu tehlike sürmeyecekti.
Nedir ikircikli tavır?
İktidarı ve muhalefeti ile birlikte olacakları bildikleri halde bilmezden gelmeleri. Bu alışkanlık Mobil Santral ile başladı ve sürdürülmekte. Toplumsal muhalefetin yoğunlaştığını gören siyasetçi çok hızlı “U” dönüşü yapmakta çok maharetli.
2010 yılından sonra başlayan “Termik Santral” çevre mücadelesinin yanındaymış gibi görünen siyasetçiler; bu mücadele üzerinden siyasal rant sağlamaya çalışmak yerine, HEMA Firmasının kömür üretmesini talep etmelerini tercih edebilirlerdi!
İktidar Partisinin Bartın kırsalında seçmene “bu tuzu kurular yok mu bu tuzu kurular işte bunlar HEMA’nın kömür çıkartmasını engelliyor” sözlerini duymaları gerekiyordu. Ama onlar hazır sürdürülen çevre mücadelesinden siyasal rant peşinde koştular. Hem Bartın Merkez İlçede hem de Amasra İlçesinde bu siyasal rant ’tan faydalanıldı. İktidar da tuzu kuruları şikâyet ederek, çevre mücadelesi verenleri düşmanlaştırarak siyasal rant elde etti.
2005 yılından bu yana bir kilo kömür üretmeyen HEMA Firmasını kömür üretmeye zorlayacak siyasal mücadelenin içine girselerdi inanın ki bu günkü kadar önemli Termik Santral tehlikesi olmayacaktı. Ayrıca Bartın kırsalında “bu tuzu kurular yok mu bu tuzu kurular işte bunlar HEMA’nın kömür çıkartmasını engelliyor” sözlerine, doğruları söyleyerek yalanlayabilirlerdi. Termik Santral çevre mücadelesi veren insanların düşmanlaştırılmasının önüne geçilmesini sağlayabilirlerdi. Bu yapılabilseydi; bu firma tasını tarağını toplayıp gidecekti.
2005 yılından bu yana kömür üretmeye zorlanmayan HEMA bugüne kadar geldi. Şimdi 2 bin 500 işçi alarak kömür üretmeye başlarsa nihai hedefine ulaşacaktır. Bundan önceki iki yazımda neden ve niçin bu yöntemi uygulamayı tercih ettiğini açıkladım. Beş yıllık bir süreçte kömür üretmeyi sürdürür, diğer taraftan da bu süreçte termik santral inşasını bitirir.
Bugüne kadar çevre mücadelesi veren insanlar yılmadan bu mücadeleyi sürdürmeye gayret edecekler. İkircikli tavırlarını sürdüren ve sürdürmeye devam eden siyasetçiler de HEMA’nın kapısının önünde işçi alım kontenjanı için sıraya gireceklerdir. HEMA’da çalışacak işçilerin yaratacağı toplumsal potansiyel de ne yazık ki çevre mücadelesi yürütenleri kötü anlamda etkileyecektir. Termik Santral mücadelesinin bugüne kadar sürdürdüğü direnç ne yazık ki ortadan kalkacaktır.
Umarım yanılırım!