Zaman zaman toplu balık ölümleri ve neredeyse siyaha dönen renginin yanı sıra rahatsızlık düzeyindeki kokusuyla gündeme gelen Bartın Irmağı yine can çekişiyor.
Yaz mevsiminin oldukça kurak geçmesi nedeniyle ırmaktaki su debisi adeta durma noktasına geldi. Oksijen miktarı dip yapan Bartın Irmağı’nda yine balık ölümleri başladı. Belediye, Kemerköprü üzerindeki su hattında kısmen su verse de yaşanan sıkıntı böyle palyatif yollarla çözülecek gibi görünmüyor.
Bartın kent merkezinden iki kol halinde geçen Bartın Irmağındaki su seviyesi normalin çok altına düşce balık ölüleri su üstünde birikmeye başladı. Bartın Belediyesi, daha önce de zaman zaman yaptığı gibi Kemerköprü üzerindeki su isale hattından çok az da olsa ırmağa su vererek önlem almaya çalışıyor ama bu yeterli olmuyor.
Hatırlanacağı üzere Bartın, geçtiğimiz aylarda da toplu balık ölümleri ve ırmaktaki kirlilik ile gündeme gelmiş ulusal haber ajansları ve televizyon kanalları Bartın Irmağı’ndaki balık ölümlerini manşetlerine taşımışlardı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün yanı sıra Çevre ve Şehircilik İl müdürlüğü’nün yaptırdığı su ve ölü balıklara ilişkin analiz sonuçları her ne kadar korkulanın, yani ırmağa herhangi bir şekilde kimyasal ya da zehirli madde karışımının, sözkonusu olmadığını söylese de mevsimsel şartlar nedeniyle meydana geldiği belirtilen balık ölümleri ve ırmaktaki kirliliğe çözüm üretilememişti.
Üstelik, Bartın Irmağı’na kent merkezindeki belli noktalardan hala kanalizasyon ve atık suların akıtıldığı bilinen bir gerçek. Kent merkezi dışında da ırmağın kollarının geçtiği neredeyse tüm ilçe, belde ve köylerin kanalizasyonlarının da ırmağa aktığı biliniyor.
Eğer gerçekten Bartın ile birlikte anılan ve binlerce yıldır kentimize ve çevresine hayat kaynağı olan bu ırmağın ölmesi istenmiyorsa öncelikle onu kirletmekten vaz geçmek gerek miyormu?
Hatırlayın, bir zamanlar Bartın için ne derlerdi? “Sular Şehri”...
Peki şimdi böyle bir ünvanı taşıyabilecek konumda mı kentimiz? Hayır. Son yıllarda bir yağmur duasına çıkmadığımız eksik kalıyor.
Kısa süre içinde gerekli önlemler alınmaz ise bırakın Bartın Irmağı’nı içtiğimiz suyu bile rüyamızda görür hale geleceğiz gibi görünüyor.
Aslında herkes suyun hayat olduğunu unuttu. Hem içinde barındırdığı canlılar için, hem toprak, hem hava, hem de etrafında yerleşen ve yaşayanlar için hayat olduğunu... Hal böyle olunca sudaki hayatın ölmesi de etrafındaki hayatı da olumsuz yönde etkiliyor, zaman zaman çevre zaman zaman da insan sağlığını tehdit ediyor.
Peki ne yapılabilir? Günü kurtarmaya yönelik açıklamalar ve önlemlerden ziyade kalıcı çözümler üretilemez mi? Elbette üretilebilir. Bunları belirleyecek olan kurumlar belli. Bakalım durumdan vazife çıkaran olacak mı? Yoksa yine “körler sağırlar birlirini ağırlar” misali görmezden ve duymazdan gelinip yağışların artması ile de bir sonraki yıl aynı sorunlar yaşanana kadar yine konu rafa mı kaldırılacak?