İslam’ın şartlarından ikincisi günde beş vakit olarak kılınan namazdır. Namaz imanının dışa yansımasıdır. Aynı zaman kulun Yaratanla birlikte olduğu, sesini duyuyor olduğu andır. Bundan dolayı Müslüman namazını kıldıktan sora büyük bir huzur ve mutluluğa kavuşur. Geleceğe güvenle bakar. Namazdan aldığı manevi hazla dünyevi meşgalelerden kendisini arındırmış olur. Namaz kişinin ruhen sağlıklı olmasına vesile olur. Evinde bereket, mutluluk, bireyler arasında saygı ve sevgi, huzur ve güven oluşur. Peygamberimiz (sav) efendimiz “Namaz kılınan evde hayır çok, şer azdır. Namaz kılınmayan evlerde hayır az, şer çoktur. Buyurarak namazın insan hayatında çok önemli yeri olduğunu vurgulamıştır. Günümüz dünyasında bu gerçeği görebiliyoruz. Çok kazanıyoruz, fakat yetiremiyoruz, diyerek halinden memnun olmayanlara şahit olmak mümkündür. Özellikle ufak tefek dünyevi sıkıntılardan dolayı aile içi huzursuzlukların varlığını duyabiliyor veya görebiliyoruz. Namaz kişiyi olgunlaştırır, kemale erdirir. Sabrı ve sabırlı olmayı öğretir.
Yüce Allah Kur’an’ında, “Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin. Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir” buyurmuştur. (Bakara,110.)
Tüm ibadetlerin ifasında olduğu gibi, namazın da usulüne uygun şekilde eda edilmesi gerekir. Adap ve erkânına uygun olarak kılınmayan namaz, kişi üzerinde müspet bir etki meydana getiremez. Yani namaz kılan bir Müslüman söylem ve eylemlerinde isabetli, doğru ve dürüst olmalıdır. Zaten kılınan namazdan manen tat, bir haz alınmışsa kişinin istikameti sağlam yönde yürüyor demektir. Değilse günümüzde olduğu gibi empati yapamayan, komşusu açken, tok sabahlayan, sözüyle eylemi aynı olmayanları görmek mümkün olabiliyor. Namaz aynı zamanda bir eğitim aracıdır. Bir okul, bir mektep gibi, insanın tün davranışlarını negatif durumdan pozitif duruma çevirebilir. Yeter ki, namazı dosdoğru kılabilelim.
Peygamberimiz (sav) efendimiz “Müminin Allah’a en yakın olduğu an, secde mahallidir. Orada Allah’a çokça dua edin” buyurmuştur. (Riyazüssalihin.) Secde mahalli Müslümanı Yaratan’ı ile konuşur hale gelmesine vesile olur. Namaza iftitah tekbiriyle başlayan Müslüman, selam verinceye kadar okuduğu ayet ve dualarla Mevla’sıyla konuşur vazıyettedir. Onun içindir ki, namaz, büyük bir ibadettir. Terki de büyük bir zarardır. Peygamberimiz (sav) “Namaz, müminin miracıdır” buyurarak, bu ibadetin çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Kul ile Allah arasına girilmez sözü de buradan kaynaklanmaktadır. Nasıl ki, Peygamberimiz miraç kandilinde Mevla’sıyla perdesiz görüşme imkânı bulmuştur. İşte bu hali Yüce Yaratan, Muhammed ümmetine de vermiştir. Bu bakımdan günde beş vakit namaz kılan bir Müslüman, her defasında Yaratan’ıyla görüşme imkânı buluyor demektir. Bunun için bir vasıtaya gerek yoktur. Kul, istediği her zaman dua ve niyazıyla Allah’a yakın olabilir. Bu kadar önemli olan namaz ibadetini, ihmal etmeden gönül rahatlığıyla eda etmemiz lazım gelir. Nasıl ki, yemeye, içmeye ihtiyacımız varsa, buna da aynen bu kadar ihtiyacımız vardır. Çünkü insan yapısı madde ve manadan oluşur. Yani insan, sadece dış görünüşüyle bir varlık değildir. Onu ayakta tutan vücudunda bir kalp, bir ruh vardır. Bu ruhun maneviyata ihtiyacı vardır. O da İman ve Salih (yararlı davranış) ameldir.
Bu vesileyle miraç kandilimiz mübarek olsun.