İnsanların kendi elleriyle yaptıkları putlara tapar olduğu karanlık bir dönemde kız çocukları diri olarak toprağa gömülüyor, kadınlar insanca yaşama haklarından mahrum, zayıflar eziliyor, zenginler fakir ve fukarayı sömürüyor, hak, adalet denilen bir şey kalmamıştı. İnsanların yarınlarına ümitle bakacak bir durumları da yoktu. Hülasa insanlık bir kurtarıcı bekliyordu. İşte o kurtarıcı, cahiliye cağını kapatıp yeni bir medeni çağ açacak olan Abdullah oğlu Hz Muhammed, Rebiu’l Evvel aynını 12’inci günü dünyaya teşrif etti. Onun dünyaya gelişi esnasında kâinat sarsıldı. Beytullah’ın içindeki putlar paramparça olarak yere savruldular. İran’daki Kisra’nın sarayı yerle bir oldu. Mecusilerin tapındığı ateş bir anda söndü. Seva gölünün suyu çekildi. Hz Muhammedin dünyaya teşrifleri Allah’ın insanoğluna bir lütfudur. İnsanoğlu onun sayesinde yaratanla, yaratılanın kim olduğunu görebilmiştir. İnsan için insani değerlerin ne olduğunu anlayabilmiş, kadın ve erkeğin yaşama hakkının Allah tarafından verildiğini, bu hakkın dokunulmaz olduğunu kavrayabilmiştir. Allah Kur’an’ında, “(Ey Muhammed) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” buyurmuştur. (Enbiya, 107.)
Hz Muhammed rahmet ve hidayet peygamberidir. Onun bulunduğu topluma Allah rahmet ve mağfiretiyle tecelli etmiştir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde hiçbir zaman yalan konuşmamış, putlara tapmamış, kimseyi incitmemiş, verdiği sözden geri dönmemiştir. Peygamberliğini kabul etmeyenler bile ona Emin Muhammed demişlerdir. Hz Muhammed dünyaya gelmezden 2 ay önce babası Abdullah vefat etmiştir. Halime validemiz Hz Muhammedi kendi evinde 6 yaşına kadar bakar. Halime validemizin evinde gözle görülür bolluk ve bereket meydana gelir. Süt vermeyen keçilerden bol süt gelmeye başlar. Ev halkında bir rahatlama, huzur ve mutluluk oluşur. Hz Muhammedin sütkardeşi Şeyma ile dışarıya oynamaya giderken Mekke’nin o sıcak ikliminde semada bir bulutun onları gölgelendirdiğini sütkardeşi annesine söylemiştir. Babasından öksüz dünyaya gelen Hz Muhammedi Allah terbiye etmiştir. Sünnetli olarak dünyaya geldi, sırtında Nübüvvet mührü vardı. Sütannesi Halime validemiz Hz Muhammedi 6 yaşında annesi Hz Âmine validemize teslim etti. Âmine validemiz Medine de vefat eden kocası Abdullah’ın mezarını ziyaret etmek üzere bu şehre gider, bir müddet sona Mekke’ye dönmek üzere yola çıkar, ebva denilen köye geldiğinde aniden rahatsızlaşır ve vefat eder, buraya defnedilir.
Hz Muhammed annesinin yanında bulunan Ümmü Eymen’le beraber Mekke’ye döndüklerinde, annesinden de yetim kalan efendimizi dedesi Abdulmuttalip himayesine alır. İki yıl sonra dedesi de rahatsızlanıp vefat etmiştir. Amcası Ebu Talip babasının vasiyeti üzerine yeğeni Hz Muhammet’i himayesine alır. Ebu Talip yeğeni Hz Muhammet’i ticari hayata alıştırır. 25 yaşına kadar himaye etmeye devam eder ve yeğeni Hz Muhammet’i zengin bir tüccar olan Mekkeli Hz Hatice validemizle evlenmesine vesile olur. Efendimizin bu izdivaçtan 6 çocuğu olur. Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma. Hz Fatıma’nın dışındaki çocukları Peygamberimizin sağlığında vefat ederler. Hz Fatıma validemiz, efendimizin vefatından 6 ay sonra vefat etmiştir. Peygamberimizin nesli Fatıma validemizle devam etmiştir. Fatıma validemizin Hz Ali’den 5 çocuğu olmuştur. Hasan, Hüseyin, Muhsin (küçükken vefat etmiştir), Zeynep, Ümmü Gülsüm.