Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın’da partisinin İl Başkanlığı tarafından düzenlenen geleneksel iftar yemeğinde konuştu.
Bakan Tunç, otel yangınıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunun sorumluları ortaya koyduğunu belirterek, muhalefetin bu rapor karşısında sessiz kaldığını söyledi. Bilirkişi raporunun detaylı bir inceleme sürecinin ardından hazırlandığını vurgulayan Tunç, raporun 200 sayfanın üzerinde olduğunu ve tüm mevzuatın incelendiğini belirtti. Mahkemenin bu rapor doğrultusunda karar vereceğini ifade eden Tunç, muhalefetin bu süreçte çelişkili bir tutum sergilediğini öne sürdü.
Bakan Tunç “İstanbul Teknik Üniversitesi'nin bilirkişi raporu ortaya çıkardı ve şimdi bakıyorlar ki raporda itiraz edilecek sadece kendi arkadaşları var. O da dahil olmuş. Belediye de itfaiye de sorumlu olmuş, ama onlar zannettiler ki birileri sorumluluk dışına çıkarılacak. Şimdiki sesleri çıkıyor mu? O zaman çıkın, evet biz yanlış yapmışız. Biz size bu yönde haksızlık yapmışız, rapor geldi, evet detaylı bir şekilde incelenmiş, 200'den fazla sayfa var, bütün mevzuat incelenmiş ve buna göre bir rapor oluşmuş ve mahkeme de bunu takdir edecek” dedi.
"Amasra’daki Maden Faciasında da Aynı Siyaseti Yaptılar"Tunç, Kartalkaya’daki yangın sonrası muhalefetin tutumunu, Amasra’daki maden faciası sonrasında izledikleri siyasi söyleme benzeterek şunları söyledi:
“Sadece Amasra ile ilgili değil, aynı siyaseti Kartalkaya'daki otel yangınında da yaptılar. Kazadan bu yana hep onun üzerinden 78 canımız üzerinden polemik yapmaya utanmadan, sıkılmadan bu ülkenin ana muhalefetini genel başkanı grup kürsülerinden birilerinin yargıdan kaçırılmak istendiğini ima ederek alçakça bir tutum içerisine girdi. 78 canımız, 36'sı çocuk, ucu nereye dokunursa dokunsun diyoruz. Ama o hayır diyor, ucu şuraya dokunmasın, oraya dokunursa ben bu raporu kabul etmem diyor. Sen mi karar vereceksin ona, ona yargı karar verecek. Bilirkişi raporu geldi, kimlerin, hangi kurumların sorumlu olduğunu belirlendi. Neredeyse bir hafta oluyor, neden hiç sesiniz çıkmıyor? Ucu nereye dokunursa dokunsun dedik”
"Yargının Kararlarını Beklemek Zorundasınız"Bakan Tunç, İstanbul'da yürütülen adli soruşturmalara da değinerek, muhalefetin bu süreçleri siyasi bir mesele haline getirmeye çalıştığını söyledi. Tunç, İstanbul’da yürütülen soruşturmaların tamamen hukuki süreçler olduğunu ve bunların terör ve yolsuzluk iddialarına dayandığını vurguladı. Bakan Tunç şunları söyledi:
"İstanbul'daki soruşturmalarla ilgili de öyle adli soruşturmaların üzerinden sanki böyle bir siyasi soruşturmaymış gibi bir algı oluşturma çabası içerisindeler, bu tamamen adi bir olay, terör soruşturması var, bir de yolsuzluk soruşturması var. Bu ülkenin insanlarının hakkını, hukukunu, 16 milyon İstanbullunun hakkını, hukukunu kim savunacak? Eğer onun parası çalınıyorsa onun imkanları bir yerlere peşkeş çekiliyorsa ve bu konudaki kuvvetli şüphe, ihbarlar yargıya intikal ediyorsa savcılar onları hasır altı mı edecek. İnceleyecek, soruşturacak ve bir karara varacak. Dolayısıyla biz burada kim suçlu, kim suçsuz diyebiliyor muyuz? Buna yargı karar verecek. Sen daha dosyanın içerisindeki delillere vakıf olmadan, dosyayı görmeden, kişilerin savunması alınmadan, iddiaları görmeden direkt hüküm vererek peşin bir yargıyla yargıyı suçluyorsun, tehdit ediyorsun ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bu soruşturmaları ilişkilendiriyoruz. Bekleyeceksin, sabırla bu ülkenin hakim ve savcıları dosyaya göre karar verir. Delillere göre karar verir. Varsa bir suç davayı açar. Yoksa da gereğini yapar. Dolayısıyla burada adli soruşturmalar üzerinden, propaganda yaparak, sokakları terörize ederek marjinal grupları polisimizle karşı karşıya getirerek bir yere varılamaz. Bu ülkenin huzurunu ve güvenliğini bu millet size bozdurmaz ve bozdurmayacak"
YUSUFHAN KABAKCI



“Sadece Amasra ile ilgili değil, aynı siyaseti Kartalkaya'daki otel yangınında da yaptılar. Kazadan bu yana hep onun üzerinden 78 canımız üzerinden polemik yapmaya utanmadan, sıkılmadan bu ülkenin ana muhalefetini genel başkanı grup kürsülerinden birilerinin yargıdan kaçırılmak istendiğini ima ederek alçakça bir tutum içerisine girdi. 78 canımız, 36'sı çocuk, ucu nereye dokunursa dokunsun diyoruz. Ama o hayır diyor, ucu şuraya dokunmasın, oraya dokunursa ben bu raporu kabul etmem diyor. Sen mi karar vereceksin ona, ona yargı karar verecek. Bilirkişi raporu geldi, kimlerin, hangi kurumların sorumlu olduğunu belirlendi. Neredeyse bir hafta oluyor, neden hiç sesiniz çıkmıyor? Ucu nereye dokunursa dokunsun dedik”

"İstanbul'daki soruşturmalarla ilgili de öyle adli soruşturmaların üzerinden sanki böyle bir siyasi soruşturmaymış gibi bir algı oluşturma çabası içerisindeler, bu tamamen adi bir olay, terör soruşturması var, bir de yolsuzluk soruşturması var. Bu ülkenin insanlarının hakkını, hukukunu, 16 milyon İstanbullunun hakkını, hukukunu kim savunacak? Eğer onun parası çalınıyorsa onun imkanları bir yerlere peşkeş çekiliyorsa ve bu konudaki kuvvetli şüphe, ihbarlar yargıya intikal ediyorsa savcılar onları hasır altı mı edecek. İnceleyecek, soruşturacak ve bir karara varacak. Dolayısıyla biz burada kim suçlu, kim suçsuz diyebiliyor muyuz? Buna yargı karar verecek. Sen daha dosyanın içerisindeki delillere vakıf olmadan, dosyayı görmeden, kişilerin savunması alınmadan, iddiaları görmeden direkt hüküm vererek peşin bir yargıyla yargıyı suçluyorsun, tehdit ediyorsun ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bu soruşturmaları ilişkilendiriyoruz. Bekleyeceksin, sabırla bu ülkenin hakim ve savcıları dosyaya göre karar verir. Delillere göre karar verir. Varsa bir suç davayı açar. Yoksa da gereğini yapar. Dolayısıyla burada adli soruşturmalar üzerinden, propaganda yaparak, sokakları terörize ederek marjinal grupları polisimizle karşı karşıya getirerek bir yere varılamaz. Bu ülkenin huzurunu ve güvenliğini bu millet size bozdurmaz ve bozdurmayacak"
YUSUFHAN KABAKCI