DW Türkçe’ye konuşan Elektrik Mühendisleri Odası ve TEDAŞ eski yöneticisi Olgun Sakarya, Bakan Bayraktar’ın açıklamalarını, Ekim ayında tarifeye gelecek olan zamların kamuoyunu hazırlamaya yönelik bir adım olarak gördüğünü belirtti. Sakarya, yapılacak olan zammın sadece yüksek gelir grubunu değil, aynı zamanda düşük tüketim kademesindeki haneleri de etkileyeceğini ifade etti. Bu, temmuz ayında yapılan yüzde 38'lik zammın ardından vatandaşın karşılaşacağı yeni bir maliyet artışı anlamına geliyor.
2025'te hayata geçmesi planlanan yeni elektrik tarifesi modeli, enerji tüketiminde verimliliği arttırmayı ve yüksek tüketimi olan hanelerden daha fazla ücret almayı hedefliyor. Ancak, uzmanlar bu modelin nasıl işleyeceği konusunda çeşitli sorular yöneltiyor. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu’ndan Oğuz Türkyılmaz, bu modelin gelir grubuna göre değil, tüketime göre nasıl bir ayrım yapılacağını sorguladı. Türkyılmaz, “Üst gelir grubunu tüketime göre nasıl ölçecekler? Kim beyaz eşyadan vazgeçecek ki? Daha çok tüketiyorsun diye bunun bedelini vatandaşın üstüne yüklemenin bir anlamı yok,” dedi.
Bu yeni sistemin, özellikle geniş ailelerin veya daha fazla elektrikli cihaz kullanan hanelerin bütçesini ciddi şekilde zorlayabileceği düşünülüyor. Çünkü bu kullanıcılar, sadece tüketim miktarlarına dayanarak üst gelir grubu olarak değerlendirilecek ve daha yüksek tarifelere tabi tutulacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, vatandaşların elektrik ve doğal gaz faturalarının yüzde 60'ının devlet tarafından karşılandığını söyledi. Ancak bu sübvansiyon, fatura toplamı yerine sadece enerji bedelinin bir kısmını kapsıyor. Örneğin, günlük 8 kilovat saat tüketimin altında kalan hanelerin enerji bedeli faturalarında yüzde 23.84 gibi bir paya sahip ve sübvansiyon yalnızca bu bedel üzerinden uygulanıyor. Bu da, vatandaşların elektrik faturalarında hissettiği toplam yükü hafifletmekte yeterince etkili olmadığı eleştirilerine yol açıyor.
Haber Merkezi