8 kişiden 1’inin ruh sağlığı bozuk
Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu; 10 Ekim Dünya ruh sağlığı günü temasını 2023 yılı için “Ruh Sağlığı Evrensel Bir İnsan Hakkıdır” olarak belirledi. Fakat ülkemizde her sekiz kişiden birinde ruh sağlığı problemi görülüyor.
Toplumsal olayların yıkıcı ruhsal etkileri
Ülkemizde son yıllarda, pandemi, ekonomik zorluklar ve diğer stres faktörleri nedeniyle ruh sağlığı sorunları yaşayan kişilerin sayısında önemli bir artış gözleniyor. Her sekiz kişiden biri, farklı düzeylerde ruh sağlığı sorunlarıyla karşı karşıya. Bu sorunlar, hem bireylerin hem de toplumun genel sağlığını ve refahını olumsuz etkiliyor.
Dünyanın birçok bölgesinde insanlar bugüne savaş, Terör saldırıları, sivillerin hedef alındığı çatışmalar, yerinden edilme, ayrımcılık, ekonomik zorluklar, ulaşılamayan sağlık hakkı gibi insanca yaşama engel olan sorunlarla temel insan haklarından yoksun bir şekilde giriyor. Son günlerde coğrafyalara yayılan savaş ve terör faaliyetleri, giderek artan ayrımcı ve yıkıcı tutumlar bu temayı daha da öncelikli hale getiriyor.
Bu ülkede normal olmak mümkün mü ?
Ağır depremler sonrasında Deprem bölgelerinde hala devam eden psikososyal hizmet ihtiyacı ve yaşanan hak kayıpları, deprem riski olan yerlerde yapı güvenliği ve deprem sonrası hazırlıkların eksik oluşu; ülkemizde ve dünya genelinde giderek artan cinsellik ve cinsiyet çeşitliliklerine yönelik ayrımcı tutumlar; kadınların maruz kaldığı şiddet ve toplumsal kısıtlamalar, çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları, etnik ve dinsel ayrımcılıklar gibi hak ihlalleri; kültür, ahlak ve ailenin korunması gibi gerekçeler üzerinden yaşam hakkının yok sayılmasına kadar varan dışlayıcı ve zarar verici ifadeler sadece hak kaybına ve ayrımcılığa uğrayanları değil tüm toplumun ruhsal sağlığında olumsuz izler bırakmaya devam ediyor.
Gençler tehlikede
Bu durum bireylerin aynı zamanda fiziksel sağlıklarını, ekonomik refahlarını ve diğer insanlarla kurdukları iletişimi etkiliyor. Yine ruh sağlığı sorunları özellikle ergenler ve gençler arasında da giderek artan önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu, ruh sağlığına her zamankinden daha fazla öncelik verilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
Bireysel değil toplumsal bir süreç
Ruhsal sağlık hakkı toplumun bütün kesimlerini kapsayan; ayrımcı, yıkıcı ve dışlayıcı her türlü etkenin reddedildiği ve her şeyden önce güvenli, eşitlikçi, yaşam ve temel hakların sağlandığı, ruhsal zorluk oluşturacak dış etmenlerin engellendiği bir ortam ve bu ortamın kurumsal güvencesi ile mümkündür.
Önce kendinize sonra çevrenize iyi bakın
Unutmayalım ki, ruh sağlığı sadece kriz anlarında değil, her zaman önemlidir. Kendimize ve çevremizdekilere daha iyi bir ruh sağlığı sağlama yolunda adım atmamız, daha sağlıklı ve mutlu bir toplumun sağlanmasını oluşturacaktır.
ŞEVVAL ALTINTAŞ