1960'lı yıllarda Türkiye, ekonomik ve sosyal bir çalkantının içindeydi. Sanayileşmenin henüz başlangıç aşamasında olan ülkede, işsizlik ve yoksulluk önemli sorunlardı. Bu dönemde, Almanya'nın işçi talebi, Türkiye için bir fırsat olarak görüldü. 30 Ekim 1961'de imzalanan bir protokolle, Türkiye'den Almanya'ya işçi göçü başladı.
Almanya, 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan hızlı ekonomik büyümenin sonucunda, işçi ihtiyacını karşılamaya başlamıştı. Ancak, Alman nüfusunun bu ihtiyacı karşılayamaması nedeniyle, yabancı işçi istihdamına yöneldi.
Savaş sonrası yaşanan ekonomik büyüme, Alman nüfusunun azalması, sanayileşmenin gerektirdiği nitelikli ve vasıfsız işçi ihtiyacı gibi nedenler Almanya’nın işçi talebi oluşturmasında etkili oldu.
Türkiye'de yaşanan ekonomik sorunlar, işsizlik, yoksulluk, daha iyi bir yaşam standardı arayışı gibi nedenler de Türkiye'den Almanya'ya işçi göçünün yaşanmasında etkili oldu.
1961 yılında imzalanan protokolle, Türkiye'den Almanya'ya işçi göçü başladı. Bu göç, 1973 yılından sonra yaşanan ekonomik krize kadar devam etti.
İşçiler, Almanya'ya gitmek için çeşitli zorluklarla karşılaştılar. Bu zorluklar arasında, dil sorunu, kültürel farklılıklar ve fırsatçılık ve dolandırıcılık olayları yer alıyordu.
Almanya'da çalışan Türk işçiler, sosyal ve kültürel açıdan önemli bir uyum sıkıntısı çektiler. Dil sorunu nedeniyle, sosyal haklarını takip etmekte zorlandılar. Ayrıca, Almanya'da ayrımcılığa maruz kaldılar. Onlardan biri de 1964 yılında maden işçisi olarak Bartın’dan Almanya’ya giden Fahri Altunsoy.
Fahri Altunsoy, 1964 yılında ailesi ve çocuklarına daha iyi bir gelecek sunabilmek için Almanya yolunu tutan isimler arasında. Almanya’da maden işçiliği yapan Fahri Altunsoy, binlerce Türk işçisi gibi uyum sorunu yaşadı, ayrımcılığa maruz kaldı, gelenek ve göreneklerini yaşatma mücadelesi verdi. Ülkesini, vatandaşlarını, kimliğini ve Bartın’ı, Bartın’a ait değerleri unutmadı. Sadece Türk ve Bartın kültürünü, madencilik yaptığı Almanya’da yaşatmaya devam ederken, ülkesinde birçok öğrenci ve ihtiyaç sahibini de unutmadı, maddi yardımlarda bulundu.
Oğlu Remzi Altınsoy, babası merhum Fahri Altınsoy’un hatırasını yaşatmak için, Kumluca’daki evinin karşısında garaj üstü binayı, müze haline getirdi. Fahri Altınsoy Müzesi olarak adlandırılan müzede, Fahri Altınsoy’a ait kişisel ve yöresel eşyalar fotoğraflar yer alıyor. Açılışa Özel Aktıp Hastanesi sahibi Refik Akmaz, iş adamı ve Akmazlar İnşaat sahibi Metin Akmaz, iş adamı ve Akmazlar İnşaat sahibi Hüseyin Akmaz ve Bartın Arap Camisi imamı Nihat Sevingün katıldı.
Açılışta konuşma yapan merhum Fahri Altunsoy’un oğlu Remzi Altunsoy “İçeride kendisine ait geçmişine ait kıyafetler, hatıralar, fotoğraflar var. Burada olan şeyler hem gelenek göreneklerimizi yaşatmak adına hem de büyüklerimizi yad etmek adına, geleceğimizi geçmişteki sağlam temellere dayandırarak inşa etme adına böyle bir şey yaptık” ifadesini kullandı.
Arap Camisi imamı Nihat Sevingün’ün duaları ile açılan müze için Nihat Sevingün “Remzi Altınsoy’a teşekkür ederiz, hem böyle bir değeri kazandırdığı için hem de bazıları anne babasının mezarına gitmezken o müze yaptırdı” ifadelerini kullandı.
YUSUFHAN KABAKCI
