Duruşma, sabah saat 09:30'da başlayıp akşam 22:30'a kadar sürdü ve bu süre zarfında üç kez ara verildi. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, taraf avukatları, patlamadan yaralı olarak kurtulan madenciler ve hayatını kaybeden madencilerin yakınları katıldı.
Cumhuriyet Savcısı'nın bir önceki duruşmada açıkladığı mütalaaya karşı sanıkların son savunmaları alındı. Mahkeme heyeti, mütalaaya karşı savunma hazırlanması için duruşmayı 20 Ocak 2025'e erteledi.
Duruşma öncesinde, KESK Şubeler Platformu tarafından adliye önünde bir basın açıklaması yapılarak adalet çağrısında bulunuldu.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, Amasra TTK yer altı kömür işletmelerinde işçi başına düşen iş yükünün yüksek seviyede olduğunu ve üretimin zorlanması nedeniyle iş güvenliği önlemlerinin ihmal edildiğini belirtti. Aslan, sensörlerin aşağıda konumlandırılması ve devre kesicilerin devreye sokulmamasının bilinçli taksirle işlenen bir toplu işçi kıyımı olduğunu ifade etti.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan’ın açıklamaları şu şekilde:
“Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessesesine ait maden ocağında 2 yıl önce meydana gelen patlamada 43 madenciyi iş cinayetinde kaybetmiştik. Amasra Maden Katliamına ilişkin davanın 11. duruşması Bartın Adliyesinde görüldü. Bu toplu cinayet öncesi Amasra TTK yer altı kömür işletmeleri içinde işçi başına düşen iş yükü ile birinci sıradaydı. Yevmiye başına çıkan kömürde de Amasra TTK içinde ilk sırada yer alıyordu. 2019’dan 2022’ye geldiğinde Kozlu’da, Karadon’da iş yükü azalırken; Amasra’da iş yükü artış gösteriyordu. Ayak ilerleme oranı Amasra TTK ortalamasının iki katıydı. Yapılan hava ölçümleri, kurulan metan sensörleri üretimi zorlamak üzerine kurulduğunu göstermektedir. Sensörlerin aşağıda konumlandırılması, devre kesicilerin devreye sokulmaması taksirle açıklanamaz. Bu durum ancak bilinçli taksirle işlenen bir toplu işçi kırımıdır. Tüm iş yerlerinde olduğu gibi bir kamu işyeri olan Amasra’da da iş güvenliği kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyecek işçilerin kolektif denetim mekanizmaları engelleniyor, iş kazaları için açılan kamu davalarında işveren olarak yargılanması gerekenler arasında kamu görevlileri, kamuda icracı yetkilere sahip bakanlık yetkilileri de var. İş cinayetleri sonrası davalardaki işleyiş ve cezasızlık sistemi iş cinayetlerini azaltamayacağı gibi toplu iş cinayetleri rejimine dayanak oluyor. Toplu iş cinayetleri düzenin değişmesi için sendikasızlaştırma, işsizlik tehdidi ve işçileri güvencesizlikle terbiye edilmesine karşı işçiler olarak işyerlerinden başlayarak birleşik bir mücadeleyi; genel grev, genel direniş hattıyla örgütleyerek toplu cinayetler düzenine dur diyebiliriz!”
EREN SARIKAYA
