İftar topu geleneğinin başlangıcı kesin olarak bilinmese de, ilk resmi uygulamalar Osmanlı İmparatorluğu dönemine dayanıyor. 1821 yılında Anadolu Hisarı'nda iftar vaktinin gelişini duyurmak amacıyla kullanılan top atışı, kısa sürede halk tarafından benimsenerek bir gelenek haline geldi. Ardından Rumeli Hisarı'nda da uygulanmaya başlayan bu ritüel, 1827'de Yedikule surlarına taşınarak geniş bir coğrafyaya yayıldı.
Yaklaşık 20 yıl içinde Osmanlı topraklarının dört bir yanında iftar topları kullanılmaya başlandı. Kullanılan toplar arasında cebel, sahra, balyemez, dağ karabina ve kamış gibi farklı türler bulunuyordu. Ancak zamanla meydana gelen kazalar, geleneğin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
Top atışları sırasında yaşanan ölümler ve yaralanmalar, devletin konuya müdahale etmesine neden oldu. Kazalarda hayatını kaybedenlerin ailelerine ömür boyu maaş bağlanması uygulaması başlatıldı. Bunun sonucunda, özellikle kalelerin bulunmadığı bölgelerde top atışları yapılmazken, bazı bölgelerde bu görev tamamen kaldırıldı.
Sahur vakitlerinde yapılan top atışlarından da zamanla vazgeçildi. Bunun yerine, daha az risk taşıyan tüfek atışları kullanılmaya başlandı. Günümüzde ise iftar topu atışları, yalnızca ses çıkarmak amacıyla barut istihkakı kullanılarak gerçekleştiriliyor.
Türkiye'nin farklı şehirlerinde sürdürülen iftar topu geleneği, Bartın'da da halkın yoğun ilgisiyle yaşatılmaya devam ediyor. Binlerce Bartınlı, her Ramazan ayında iftar topunun sesini duymak için heyecanla bekliyor. Bartın'da iftar topunun atılışıyla ilgili çeşitli teoriler bulunsa da, bu gelenek kentte önemli bir manevi atmosfer oluşturuyor.
İftar topu geleneği, teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital araçlarla desteklense de, barutla yapılan top atışları hâlâ en önemli simge olarak kabul ediliyor. Kent halkı, bu geleneği bir nostalji unsuru olarak sahiplenirken, aynı zamanda toplumsal birlik ve dayanışma ruhunu canlı tutuyor.
YUSUFHAN KABAKCI