İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, İstanbul Barosu’nun Genel Kurul iradesiyle seçilmiş başkan ve yönetimini görevden alma kararına tepki gösteren Bartın Barosu Başkanı Öztürk, kararı hukuki değil, siyasi bir hamle olarak değerlendirdi. Öztürk, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Adil yargılanma hakkından ve somut delillere dayalı yargılamadan sapmak, hukukun temel ilkelerine darbedir” ifadelerini kullandı.Baroların hiçbir zaman taraf olmadığını, tarafsızlıklarını hukukun üstünlüğünden yana kullanmaya devam edeceklerini vurgulayan Öztürk, “Bu karar sadece İstanbul Barosu’na değil, mesleğimize, meslektaşlarımıza, dolayısıyla her yurttaşa karşı alınmış bir karardır. Savunma olmadan adalet olmaz, adalet olmadan hukuk devleti olmaz” diye konuştu.
Amasra Maden Faciası: “43 Can Göz Göre Göre Katledildi”
Açıklamada Amasra Maden Faciası’na da değinildi. 43 madencinin hayatını kaybettiği facianın duruşmasının aynı gün gerçekleşeceğini hatırlatan Öztürk, faciaya giden sürecin ihmal zinciriyle örüldüğünü belirtti. Teftiş kurulu raporundaki ciddi eksiklikleri hatırlatan Öztürk, “Havalandırma sistemi yetersiz, aspiratör yok, su barajı eksik, taş tozu uygulaması yetersiz... Bu ihmaller zinciri, göz göre göre gelen ölümün habercisiydi” dedi.“Devletin Liyakatsiz Atamaları Bu Katliamın Sebebidir”
Facianın sorumluluğunun sadece teknik eksikliklerde değil, kamu yönetimindeki liyakatsizlikte olduğunu da vurgulayan Öztürk, “Maden gibi uzmanlık gerektiren kurumlara, tecrübe ve bilgi sahibi olmayan isimlerin atanması bu katliamın temel nedenlerinden biridir. Kozlu, Ermenek, Soma ve şimdi Amasra... Bu zincirin kırılması gerekiyor. Artık konuşulması gereken şey, yeni ölümler nasıl önlenecek sorusudur” dedi.
Bartın Barosu Başkanı Nail Öztürk'ün açıklamaları şu şekilde:
“Ülkemizde son zaman yaşanan hukuki gelişmeler, ülkemizi topyekün ve oldukça yakından ilgilendirmekte görülmüş olup bu süreç tüm vatandaşlar gibi Baroların da dikkatini çekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup toplumda karşılıklı olarak yargının araçsallaştığı inancını ortaya çıkaracak her türlü söz ve eylemden uzak kalınarak adil yargılanma ilkesinden ayrılmadan, varsayıma dayalı olmayan, somut veriler ve deliller ışığında soruşturma ve kovuşturmaların icra edilmesi, bunun yanında Anayasal güvence altında olan toplantı ve yürüyüş hakkına saygı duyulması, toplantı ve yürüyüş hakkını kullanan vatandaşlara saygı duyulması, bu minvalde bu hakkını kullanan vatandaşlarımızın da kışkırtıcı yahut saldırı niteliği taşıyacak ve bu suretle haklı konumunu haksız konuma düşürecek eylemlerden uzak kalması Barolar olarak en büyük en büyük temennimizdir.
21 Mart 2025 günü, Dünya ve Türk hukuk tarihine yazılmış bir kara lekedir. 21 Mart.2025 günü, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, Genel Kurulunun iradesiyle seçilmiş ve dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri'nin görevden alınmasına karar verilmiştir. En başından beri belirtmiş olduğumuz üzere, bu alınan karar sadece İstanbul Barosu değil, savunma mesleğine, bu mesleğin her bir ferdine karşı alınmış bir karardır. Savunma makamı yoksa savunma da yoktur. Savunma yoksa adil yargılanma da yoktur. Adil yargılanma yoksa hukuk devletinden bahsetmek de artık olanaksız hale gelmektedir. Dolayısıyla bu karar tüm yurttaşları çok yakından ilgilendirmektedir.
Alelacele, isnad edilen suçlamanın yargılaması dahi yapılmadan alınan ve hiçbir hukuki niteliği olmayan bu karara karşı, İstanbul Barosunun ve Genel Kurulunun yanında olduğumuzu bir kez daha haykırarak dile getiriyoruz. Bugün burada bulunmamızın en önemli sebebi ise bugünkü duruşmadır.
Kimdir Madenci? Madenci, yerin altında, kapkara olmuş yüzüyle kömür çıkarıp koruyla alev, ışık üreten, kalpleri dahi ısıtandır! Madenci, yerin altını ezbere bilen, depremde yüzlerce kişinin canını kurtarandır! Madenci, ciğerinde tozu, elinde kazmasıyla emek verendir! Madenci, çocuğunun, anasının, babasının, eşinin resmini göğsünde, ölümü cebinde taşıyandır!
Ne yaptınız bu madencilere? Öldürdünüz! Göz göre göre, tehlikenin yaklaştığını bile bile, adım adım, usul usul öldürdünüz! Ne yazmışlar teftiş kurulu raporunda?
Havalandırma sistemi yetersiz, su barajı ve taş tozu uygulaması yetersiz, aspiratör yok! Bunlar can alıcı ihmallerden bir kısmı. Can alıcıdan başka kimin dikkatini çekti bu ihmaller zinciri? Havalandırmanın yetersiz olduğu durumda oluşan metan gazının dışarı atılamaması ve sıkışması neticesinde yaşanan patlamadan sonra birikmiş ve temizliği sağlanmamış, etkin mücadelesi verilmemiş kömür tozunun da yangının artışına destek vermesi gibi olgular ölüm ve yaralanma sayısının ve derecesinin oldukça artmasına sebebiyet vermiştir.
Evet, 43 can şehit düştü. Madenci kardeşlerimiz, beş dakika önce ter döktüğü yere kanını döktü, derisini döktü, etini döktü, canını döktü. Dışarıda yetim kalan çocuk, kokusunu kaybeden ana, sıcaklığını kaybeden eş kaldı, onlar da gözyaşını dökebildi! Acılarını dahi yaşayamadılar. Devlet kurumlarına (özellikle mütehassislik gerektiren can ile yoğrulan maden ocaklarına) yerleşimlerde liyakatsiz ve tepeden inme atamaların yapılması, usta çırak ilişkisinin göz ardı edilmesi gibi birçok neden de bu katliamın sebeplerindendir. Kozlu, Ermenek, Soma, Amasra! Yapılan yargılamalardan ziyade, bundan sonra ölümlerin, iş kazalarının durdurulması için neler yapılmalıdır. Bunlar tartışılmalı ve ivedilikle gerekli önlemler alınmalıdır. Başka madenci ölmesin, başka canlar yanmasın!
Bugün, aylardır takip edilen davanın neticesinin açıklanacağı, hükmün açıklanacağı tarih. Somut veriler ışığında ve eksik delil olmaksızın, bu katliamda yer alan ve alması gerekip de halen dahil edilmemiş tüm sanıklar hakkında, toplum vicdanını rahatlatacak, maden şehitlerinin ailelerinin içine bir nebze su serpecek bir kararın açıklanmasını bekliyoruz.
Davanın başında Bartın Barosu olarak katılma talebimizi iletmiştik. Katılma talebimizin reddine karar verilmiş olsa da; bu aşamaya kadar davanın takipçisi olduk. Bundan sonraki aşamalarda bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Az önce de bahsetmiş olduğumuz gibi, Barolar hiçbir zaman taraf olmamıştır. Baroların kanundan kaynaklanan görevleri, adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmak, adil yargılanma hakkının uygulanmasını sağlamak, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumaktır. Bu doğrultuda belirtmek isterim ki; bu tür davaları takip etmemizdeki yegane amaç, hukukun üstünlüğü doğrultusunda adil bir karar verilmesidir. Bu süreçte bizleri yalnız bırakmayan TBB Başkanımız Sayın Av. R. Erinç Sağkan, Zonguldak Baro Başkanımız Sn. Av. Türker Kapkaç, Kastamonu Baro Başkanımız Sn. Av. Özgür Demir, Bolu Baro Başkanımız Av. Sinan Barut’a, TBB Kent ve Çevre Komisyonu Başkanımız Sayın Av. Kemal Aytaç'a, Bartın Barosu Kent ve Çevre Komisyonu üyeleri meslektaşlarımız ile şimdiye dek bizlerin yanında olan tüm baro başkanlarımıza teşekkür eder, saygıyla kamuoyunun bilgisi ve takdirlerine arz ederiz."
YUSUFHAN KABAKCI

Açıklamada Amasra Maden Faciası’na da değinildi. 43 madencinin hayatını kaybettiği facianın duruşmasının aynı gün gerçekleşeceğini hatırlatan Öztürk, faciaya giden sürecin ihmal zinciriyle örüldüğünü belirtti. Teftiş kurulu raporundaki ciddi eksiklikleri hatırlatan Öztürk, “Havalandırma sistemi yetersiz, aspiratör yok, su barajı eksik, taş tozu uygulaması yetersiz... Bu ihmaller zinciri, göz göre göre gelen ölümün habercisiydi” dedi.“Devletin Liyakatsiz Atamaları Bu Katliamın Sebebidir”
Facianın sorumluluğunun sadece teknik eksikliklerde değil, kamu yönetimindeki liyakatsizlikte olduğunu da vurgulayan Öztürk, “Maden gibi uzmanlık gerektiren kurumlara, tecrübe ve bilgi sahibi olmayan isimlerin atanması bu katliamın temel nedenlerinden biridir. Kozlu, Ermenek, Soma ve şimdi Amasra... Bu zincirin kırılması gerekiyor. Artık konuşulması gereken şey, yeni ölümler nasıl önlenecek sorusudur” dedi.

Bartın Barosu Başkanı Nail Öztürk'ün açıklamaları şu şekilde:
“Ülkemizde son zaman yaşanan hukuki gelişmeler, ülkemizi topyekün ve oldukça yakından ilgilendirmekte görülmüş olup bu süreç tüm vatandaşlar gibi Baroların da dikkatini çekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup toplumda karşılıklı olarak yargının araçsallaştığı inancını ortaya çıkaracak her türlü söz ve eylemden uzak kalınarak adil yargılanma ilkesinden ayrılmadan, varsayıma dayalı olmayan, somut veriler ve deliller ışığında soruşturma ve kovuşturmaların icra edilmesi, bunun yanında Anayasal güvence altında olan toplantı ve yürüyüş hakkına saygı duyulması, toplantı ve yürüyüş hakkını kullanan vatandaşlara saygı duyulması, bu minvalde bu hakkını kullanan vatandaşlarımızın da kışkırtıcı yahut saldırı niteliği taşıyacak ve bu suretle haklı konumunu haksız konuma düşürecek eylemlerden uzak kalması Barolar olarak en büyük en büyük temennimizdir.
21 Mart 2025 günü, Dünya ve Türk hukuk tarihine yazılmış bir kara lekedir. 21 Mart.2025 günü, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, Genel Kurulunun iradesiyle seçilmiş ve dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri'nin görevden alınmasına karar verilmiştir. En başından beri belirtmiş olduğumuz üzere, bu alınan karar sadece İstanbul Barosu değil, savunma mesleğine, bu mesleğin her bir ferdine karşı alınmış bir karardır. Savunma makamı yoksa savunma da yoktur. Savunma yoksa adil yargılanma da yoktur. Adil yargılanma yoksa hukuk devletinden bahsetmek de artık olanaksız hale gelmektedir. Dolayısıyla bu karar tüm yurttaşları çok yakından ilgilendirmektedir.
Alelacele, isnad edilen suçlamanın yargılaması dahi yapılmadan alınan ve hiçbir hukuki niteliği olmayan bu karara karşı, İstanbul Barosunun ve Genel Kurulunun yanında olduğumuzu bir kez daha haykırarak dile getiriyoruz. Bugün burada bulunmamızın en önemli sebebi ise bugünkü duruşmadır.
Kimdir Madenci? Madenci, yerin altında, kapkara olmuş yüzüyle kömür çıkarıp koruyla alev, ışık üreten, kalpleri dahi ısıtandır! Madenci, yerin altını ezbere bilen, depremde yüzlerce kişinin canını kurtarandır! Madenci, ciğerinde tozu, elinde kazmasıyla emek verendir! Madenci, çocuğunun, anasının, babasının, eşinin resmini göğsünde, ölümü cebinde taşıyandır!
Ne yaptınız bu madencilere? Öldürdünüz! Göz göre göre, tehlikenin yaklaştığını bile bile, adım adım, usul usul öldürdünüz! Ne yazmışlar teftiş kurulu raporunda?
Havalandırma sistemi yetersiz, su barajı ve taş tozu uygulaması yetersiz, aspiratör yok! Bunlar can alıcı ihmallerden bir kısmı. Can alıcıdan başka kimin dikkatini çekti bu ihmaller zinciri? Havalandırmanın yetersiz olduğu durumda oluşan metan gazının dışarı atılamaması ve sıkışması neticesinde yaşanan patlamadan sonra birikmiş ve temizliği sağlanmamış, etkin mücadelesi verilmemiş kömür tozunun da yangının artışına destek vermesi gibi olgular ölüm ve yaralanma sayısının ve derecesinin oldukça artmasına sebebiyet vermiştir.
Evet, 43 can şehit düştü. Madenci kardeşlerimiz, beş dakika önce ter döktüğü yere kanını döktü, derisini döktü, etini döktü, canını döktü. Dışarıda yetim kalan çocuk, kokusunu kaybeden ana, sıcaklığını kaybeden eş kaldı, onlar da gözyaşını dökebildi! Acılarını dahi yaşayamadılar. Devlet kurumlarına (özellikle mütehassislik gerektiren can ile yoğrulan maden ocaklarına) yerleşimlerde liyakatsiz ve tepeden inme atamaların yapılması, usta çırak ilişkisinin göz ardı edilmesi gibi birçok neden de bu katliamın sebeplerindendir. Kozlu, Ermenek, Soma, Amasra! Yapılan yargılamalardan ziyade, bundan sonra ölümlerin, iş kazalarının durdurulması için neler yapılmalıdır. Bunlar tartışılmalı ve ivedilikle gerekli önlemler alınmalıdır. Başka madenci ölmesin, başka canlar yanmasın!
Bugün, aylardır takip edilen davanın neticesinin açıklanacağı, hükmün açıklanacağı tarih. Somut veriler ışığında ve eksik delil olmaksızın, bu katliamda yer alan ve alması gerekip de halen dahil edilmemiş tüm sanıklar hakkında, toplum vicdanını rahatlatacak, maden şehitlerinin ailelerinin içine bir nebze su serpecek bir kararın açıklanmasını bekliyoruz.
Davanın başında Bartın Barosu olarak katılma talebimizi iletmiştik. Katılma talebimizin reddine karar verilmiş olsa da; bu aşamaya kadar davanın takipçisi olduk. Bundan sonraki aşamalarda bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Az önce de bahsetmiş olduğumuz gibi, Barolar hiçbir zaman taraf olmamıştır. Baroların kanundan kaynaklanan görevleri, adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmak, adil yargılanma hakkının uygulanmasını sağlamak, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumaktır. Bu doğrultuda belirtmek isterim ki; bu tür davaları takip etmemizdeki yegane amaç, hukukun üstünlüğü doğrultusunda adil bir karar verilmesidir. Bu süreçte bizleri yalnız bırakmayan TBB Başkanımız Sayın Av. R. Erinç Sağkan, Zonguldak Baro Başkanımız Sn. Av. Türker Kapkaç, Kastamonu Baro Başkanımız Sn. Av. Özgür Demir, Bolu Baro Başkanımız Av. Sinan Barut’a, TBB Kent ve Çevre Komisyonu Başkanımız Sayın Av. Kemal Aytaç'a, Bartın Barosu Kent ve Çevre Komisyonu üyeleri meslektaşlarımız ile şimdiye dek bizlerin yanında olan tüm baro başkanlarımıza teşekkür eder, saygıyla kamuoyunun bilgisi ve takdirlerine arz ederiz."
YUSUFHAN KABAKCI