Saadet Partisi Bartın İl Başkanlığı, tarım politikalarının çiftçiyi ve ülkenin gıda güvenliğini tehdit ettiğini belirterek, çiftçilere destek çağrısında bulundu. Hükümet Caddesi'nde gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Saadet Partisi Bartın İl Başkan Yardımcısı Veteriner Hekim Selami Ünsal, Türkiye tarım sektörünün kriz döneminde olduğunu ve acil çözüm adımlarının gerektiğini vurguladı."2024, Türkiye Tarımı İçin Felaket Yılı"Ünsal, açıklamasında 2024 yılının Türkiye tarımı için bir “felaket yılı” olarak kayıtlara geçtiğini söyledi. Yanlış tarım politikalarının, yüksek üretim maliyetlerinin ve düşük ürün fiyatlarının çiftçileri büyük bir ekonomik çıkmaz içine sürüklediğini belirtti. Üreticilerin kredi borçlarının 1 trilyon TL’ye ulaştığını dile getiren Ünsal, "Çiftçilerimiz traktörleri haczedilen, bankalara faiz batağına saplanmış bir duruma gelmiş durumda" dedi."Sen Üret, Yeter Ama Sonuç Hüsran"Tarım Bakanlığı’nın “Sen üret, yeter!” sloganına tepki gösteren Ünsal, çiftçilerin sabırla üretime devam ettiklerini ancak karşılaştıkları zorlukların sonuçlarının hüsran olduğunu ifade etti. Çiftçinin emeğinin değersizleşmesiyle, yüksek enflasyonla mücadele gerekçesiyle süt gibi temel ürünlere baskı yapıldığını, bu yüzden üreticinin hayvanlarını kestirmek zorunda kaldığını söyledi. Bu durumun kısa vadede kırmızı et arzını artırarak fiyatları düşürse de, uzun vadede hem et hem süt üretiminde kriz yarattığını belirtti."Tarım Kanunu'nun Gereği Yerine Getirilmeli"Ünsal, 2006 yılında AK Parti hükümeti tarafından çıkarılan Tarım Kanunu'nun, Gayrisafi Milli Hasıla'nın (GSMH) %1’inin tarımsal desteklere ayrılması gerektiğini belirttiğini, ancak bu oranın 2023 yılında %0,25’e, 2024 için ise %0,22’ye kadar düştüğünü vurguladı. Ünsal, "Çiftçiye vaat edilen destekler sözde kalıyor, emeği hiçe sayılıyor" diyerek Tarım Bakanlığı’nın kendi yasalarına uymadığını ifade etti.
Saadet Partisi Bartın İl Başkan Yardımcısı Veteriner Hekim Selami Ünsal tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Bugün çiftçimizin yanında olmak, çiftçiye yapılan zulmü kamuoyuyla paylaşmak üzere bir araya geldik. Öncelikle, buradan tüm çiftçilerimizi selamlıyor, davalarının davamız olduğunu beyan etmek istiyorum.
2024, Türkiye tarımı için bir "felaket yılı" olarak tarihe geçmiştir.
Yanlış tarım politikaları, yüksek maliyetler ve ürünlerin değersizleştirilmesi, ülke genelindeki çiftçileri krize sürüklemiştir.
Üretici, yüksek maliyetler ve düşük alım fiyatları arasında sıkışmış, emeği hiçe sayılmıştır.
Bu hükümet, tarım politikalarıyla yalnızca çiftçiyi değil, Türkiye'nin gıda güvenliğini de tehlikeye atmış ve tarımsal üretimi çöküşe sürüklemiştir.
Bugün çiftçimizin bankalara ve kredi kuruluşlarına olan borcu 1 trilyon TL'ye ulaşmıştır! Biz, faiz batağına saplanmış ve traktörleri haczedilmiş çiftçileri izliyoruz bu memlekette! Mazot, gübre ve tarım ilaçlarındaki fahiş fiyat artışları üreticiyi boğmuş, girdi maliyetlerini karşılayamayan çiftçi toprağından vazgeçme noktasına gelmiştir.
Türkiye'nin bereketli topraklarında alın teri döken çiftçi, göz göre göre iflasa sürüklenmiştir. Gece gündüz çalışıp maliyetin altında ürün satan çiftçiler, bu hükümetin tarım politikalarının kurbanı olmuştur!
Tarım Bakanlığı'nın bir sloganı var: "Sen üret, yeter!"
Çiftçilerimiz de bu ülkenin bakanlığına güvenerek sabırla üretime devam ettiler.
Fakat sonuç hüsran oldu! Ürettiler ama kendilerine bile yetmedi!Çiftçi perişan tüketici de perişan! Bugün tarladan bedavaya alınan bir ürün, işçilik, nakliye, ve ambalaj gibi temel maliyetlerle hiç bir aracı olmadan iç piyasada daha soframıza gelmeden en az 10 TL'ye yükselmektedir.
Tarladan çıkan ürün, maliyetlerle birlikte uçuk rakamlara ulaşırken, halk mutfak masraflarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu millet ne yiyecek! Çocuğuna ne yedirecek!
Hükümet bir yandan da, yüksek enflasyonla mücadele bahanesiyle, elini uzatabildiği sektörlere baskı yapıyor. "Süt" de bundan payını aldı.
Ulusal Süt Konseyi aracılığıyla çiğ süt tavsiye fiyatlarını dayatan hükümet, süt üreticisini ineklerini kestirip sektörden çıkmaya zorluyor.
Bu sayede ilk aşamada kırmızı et arzını artırarak fiyatları frenlemiş, ancak uzun vadede süt ve et üretiminde büyük bir krizin kapısını açmıştır.
Hayvan sayısındaki azalmanın doğal sonucu olan fiyat artışları, sektöre yeni üreticiler kazandırmak yerine hükümetin ithalat kozunu oynamasıyla sonuçlanmıştır.
"Paramız var ki ithal ediyoruz" diyen hükümet, yerli üreticiye destek vermek yerine yabancı çiftçiye dolar aktarmayı tercih etmiş, yerli üreticiyi yok sayarak tarım ve hayvancılığa bir darbe daha vurmuştur.
Kimse kusura bakmasın! Biz bu Tarım Bakanlığını Fransa'dan yaptığı devasa ithalat ve aldığı Şövalye madalyasından tanırız. Fransa'dan madalya değil, çiftçiden hayır duası almalıydınız. Ama çiftçiden sadece beddua aldınız!
Çok temel bir ilke vardır. Eğer sütü çözemezseniz, besilik materyali sorununu da çözemezsiniz. Damızlık ihtiyacını karşılayamaz, kırmızı et arzını sürdürülebilir kılamazsınız!Bu basit gerçeği anlamayanlar, kırsalı tamamen boşaltmış, yabancı hayvancının cebini de doldurmuştur.
Bizler, Tarım Bakanlığının salonlarında, süslü ve ışıklı programlarda açıklanan tüm destek paketlerinin birer şov olduğunun farkındayız.
AK Parti, 2006 yılında kendi hazırladığı Tarım Kanununda tarımsal desteklerin Gayrisafi Milli Hasıla'nın %1'inden az olamayacağını açıkça yazdı. Bu maddeyi kendisi koydu.
Fakat 22 yıldır hiçbir kanuna, kurala, nizama uymadıkları gibi bu kanuna da uymadılar!
2006'da tarıma ayrılan pay Gayrisafi Milli Hasıla'nın %0,60'ı iken, bu oran 2023'te %0,25'e, 2024 yılı için ise %0,22'ye kadar düşmüştür. 2025'te ise %0,20'lerin altına düşecek.
Soruyoruz nerede bu %1? Nerede süslü destek vaatleri?
Elbette yanan yine çiftçi! Emeği zayi olan yine çiftçi! İcralık olan yine çiftçi!
Bartın'da da yerelde siyaset yapmaktayız. Tarım ve hayvancılığımız her geçen gün geriye gitmekte. hayvan varlığımız her geçen yıl yüzde 10'un üzerinde azalmakta. Fındık üreticimiz hasat etmiş ürünlerini satamamakta. Çünkü devletin açıklamış olduğu fiyatlar maliyetlerin altında.Tam bu saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde Tarım Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Yani çiftçimize verecekleri desteği tartışıyorlar. Ama yıllardır olduğu gibi, yine sadece sözde kalan desteklerle, üreticinin alın teri gasp ediliyor!
Buradan siz değerli basın mensupları vesilesiyle başta Milletvekillerimiz olmak üzere Tarım Bakanına ve vicdan sahibi tüm Bakanlık Bürokrasisine sesleniyoruz!
Çare basit! Çözüm var! Saadetin sesine kulak verin!
1. Öncelikle derhal Tarım Kanunu'nu uygulayın ve tarımsal desteği 135 milyar TL'den, 600 O zaman ne icralık çiftçi kalır, ne haczedilen traktör
milyar TL'ye çıkartın. Göreceksiniz o zaman icralık ne çiftçi kalır, ne de haczedilen traktör kalır!2. Her ürün için hasat öncesinde minimum fiyat garantisi verilsin. Çiftçi, ürününü zarar etmeden satabilsin.3. Çiftçilere faizsiz finansman sağlayın, mevcut borçları en az 2 yıl süreyle faizsiz olarak erteleyin. O zaman nasıl bolluk bereket olduğunu göreceksiniz.
4. Et ve sütte dışa bağımlılığı bitirmek için önce zincirin en önemli halkası olan süt üreticisini koruyun. Küçük aile işletmelerine destek sağlayın, süt fiyatını 1 litre süte 1.5 kg süt yemi karşılığında sabitleyin.
5. Simsarları koruyan değil, üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak yeni bir hal yasası hayata geçirin.
6. Topyekûn, yerli ve milli Tarım Reformu için harekete geçin. Sizin sisteminiz artık yürümüyor!
Bu iktidar, yaptığı tüm uygulamalarla; üreticiyi çiftçiyi yok saymış,
onları kendi toprağında adeta köle yapmıştır.
Bu uygulamalar sadece çiftçi değil, bir milleti gıda krizine sürüklemiştir!
Bu milletin çiftçisi, tarihin hiçbir döneminde bu kadar yalnız, bu kadar sahipsiz bırakılmamıştı. Bu hikaye “Adaletin ve Kalkınmanın" değil “Açlığın ve Sefaletin” hikayesidir.
Bu ülkenin çiftçisi, toprağıyla yeniden barışacak, kendi ürettiğini kendi halkına sunacak. Milli Görüş'ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi milletimizin alın terini çalanların ellerini yakasından bırakmayacaktır.
Türkiye'nin bereketli toprakları rantçıların eline teslim edilmeyecek, üretim yeniden canlanacak! Bu zulüm sona erecek ve Saadet Partisi, bu hesabı mutlaka soracaktır!
Son olarak, yukarıda saydığımız çözüm önerilerini eğer AK Parti yapmıyorsa,
İnşallah Saadet iktidarında biz hepsini yapacak, çiftçimizle ele ele müreffeh bir geleceğe
yürüyeceğiz."
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI
Saadet Partisi Bartın İl Başkan Yardımcısı Veteriner Hekim Selami Ünsal tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Bugün çiftçimizin yanında olmak, çiftçiye yapılan zulmü kamuoyuyla paylaşmak üzere bir araya geldik. Öncelikle, buradan tüm çiftçilerimizi selamlıyor, davalarının davamız olduğunu beyan etmek istiyorum.
2024, Türkiye tarımı için bir "felaket yılı" olarak tarihe geçmiştir.
Yanlış tarım politikaları, yüksek maliyetler ve ürünlerin değersizleştirilmesi, ülke genelindeki çiftçileri krize sürüklemiştir.
Üretici, yüksek maliyetler ve düşük alım fiyatları arasında sıkışmış, emeği hiçe sayılmıştır.
Bu hükümet, tarım politikalarıyla yalnızca çiftçiyi değil, Türkiye'nin gıda güvenliğini de tehlikeye atmış ve tarımsal üretimi çöküşe sürüklemiştir.
Bugün çiftçimizin bankalara ve kredi kuruluşlarına olan borcu 1 trilyon TL'ye ulaşmıştır! Biz, faiz batağına saplanmış ve traktörleri haczedilmiş çiftçileri izliyoruz bu memlekette! Mazot, gübre ve tarım ilaçlarındaki fahiş fiyat artışları üreticiyi boğmuş, girdi maliyetlerini karşılayamayan çiftçi toprağından vazgeçme noktasına gelmiştir.
Türkiye'nin bereketli topraklarında alın teri döken çiftçi, göz göre göre iflasa sürüklenmiştir. Gece gündüz çalışıp maliyetin altında ürün satan çiftçiler, bu hükümetin tarım politikalarının kurbanı olmuştur!
Tarım Bakanlığı'nın bir sloganı var: "Sen üret, yeter!"
Çiftçilerimiz de bu ülkenin bakanlığına güvenerek sabırla üretime devam ettiler.
Fakat sonuç hüsran oldu! Ürettiler ama kendilerine bile yetmedi!Çiftçi perişan tüketici de perişan! Bugün tarladan bedavaya alınan bir ürün, işçilik, nakliye, ve ambalaj gibi temel maliyetlerle hiç bir aracı olmadan iç piyasada daha soframıza gelmeden en az 10 TL'ye yükselmektedir.
Tarladan çıkan ürün, maliyetlerle birlikte uçuk rakamlara ulaşırken, halk mutfak masraflarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu millet ne yiyecek! Çocuğuna ne yedirecek!
Hükümet bir yandan da, yüksek enflasyonla mücadele bahanesiyle, elini uzatabildiği sektörlere baskı yapıyor. "Süt" de bundan payını aldı.
Ulusal Süt Konseyi aracılığıyla çiğ süt tavsiye fiyatlarını dayatan hükümet, süt üreticisini ineklerini kestirip sektörden çıkmaya zorluyor.
Bu sayede ilk aşamada kırmızı et arzını artırarak fiyatları frenlemiş, ancak uzun vadede süt ve et üretiminde büyük bir krizin kapısını açmıştır.
Hayvan sayısındaki azalmanın doğal sonucu olan fiyat artışları, sektöre yeni üreticiler kazandırmak yerine hükümetin ithalat kozunu oynamasıyla sonuçlanmıştır.
"Paramız var ki ithal ediyoruz" diyen hükümet, yerli üreticiye destek vermek yerine yabancı çiftçiye dolar aktarmayı tercih etmiş, yerli üreticiyi yok sayarak tarım ve hayvancılığa bir darbe daha vurmuştur.
Kimse kusura bakmasın! Biz bu Tarım Bakanlığını Fransa'dan yaptığı devasa ithalat ve aldığı Şövalye madalyasından tanırız. Fransa'dan madalya değil, çiftçiden hayır duası almalıydınız. Ama çiftçiden sadece beddua aldınız!
Çok temel bir ilke vardır. Eğer sütü çözemezseniz, besilik materyali sorununu da çözemezsiniz. Damızlık ihtiyacını karşılayamaz, kırmızı et arzını sürdürülebilir kılamazsınız!Bu basit gerçeği anlamayanlar, kırsalı tamamen boşaltmış, yabancı hayvancının cebini de doldurmuştur.
Bizler, Tarım Bakanlığının salonlarında, süslü ve ışıklı programlarda açıklanan tüm destek paketlerinin birer şov olduğunun farkındayız.
AK Parti, 2006 yılında kendi hazırladığı Tarım Kanununda tarımsal desteklerin Gayrisafi Milli Hasıla'nın %1'inden az olamayacağını açıkça yazdı. Bu maddeyi kendisi koydu.
Fakat 22 yıldır hiçbir kanuna, kurala, nizama uymadıkları gibi bu kanuna da uymadılar!
2006'da tarıma ayrılan pay Gayrisafi Milli Hasıla'nın %0,60'ı iken, bu oran 2023'te %0,25'e, 2024 yılı için ise %0,22'ye kadar düşmüştür. 2025'te ise %0,20'lerin altına düşecek.
Soruyoruz nerede bu %1? Nerede süslü destek vaatleri?
Elbette yanan yine çiftçi! Emeği zayi olan yine çiftçi! İcralık olan yine çiftçi!
Bartın'da da yerelde siyaset yapmaktayız. Tarım ve hayvancılığımız her geçen gün geriye gitmekte. hayvan varlığımız her geçen yıl yüzde 10'un üzerinde azalmakta. Fındık üreticimiz hasat etmiş ürünlerini satamamakta. Çünkü devletin açıklamış olduğu fiyatlar maliyetlerin altında.Tam bu saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde Tarım Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Yani çiftçimize verecekleri desteği tartışıyorlar. Ama yıllardır olduğu gibi, yine sadece sözde kalan desteklerle, üreticinin alın teri gasp ediliyor!
Buradan siz değerli basın mensupları vesilesiyle başta Milletvekillerimiz olmak üzere Tarım Bakanına ve vicdan sahibi tüm Bakanlık Bürokrasisine sesleniyoruz!
Çare basit! Çözüm var! Saadetin sesine kulak verin!
1. Öncelikle derhal Tarım Kanunu'nu uygulayın ve tarımsal desteği 135 milyar TL'den, 600 O zaman ne icralık çiftçi kalır, ne haczedilen traktör
milyar TL'ye çıkartın. Göreceksiniz o zaman icralık ne çiftçi kalır, ne de haczedilen traktör kalır!2. Her ürün için hasat öncesinde minimum fiyat garantisi verilsin. Çiftçi, ürününü zarar etmeden satabilsin.3. Çiftçilere faizsiz finansman sağlayın, mevcut borçları en az 2 yıl süreyle faizsiz olarak erteleyin. O zaman nasıl bolluk bereket olduğunu göreceksiniz.
4. Et ve sütte dışa bağımlılığı bitirmek için önce zincirin en önemli halkası olan süt üreticisini koruyun. Küçük aile işletmelerine destek sağlayın, süt fiyatını 1 litre süte 1.5 kg süt yemi karşılığında sabitleyin.
5. Simsarları koruyan değil, üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak yeni bir hal yasası hayata geçirin.
6. Topyekûn, yerli ve milli Tarım Reformu için harekete geçin. Sizin sisteminiz artık yürümüyor!
Bu iktidar, yaptığı tüm uygulamalarla; üreticiyi çiftçiyi yok saymış,
onları kendi toprağında adeta köle yapmıştır.
Bu uygulamalar sadece çiftçi değil, bir milleti gıda krizine sürüklemiştir!
Bu milletin çiftçisi, tarihin hiçbir döneminde bu kadar yalnız, bu kadar sahipsiz bırakılmamıştı. Bu hikaye “Adaletin ve Kalkınmanın" değil “Açlığın ve Sefaletin” hikayesidir.
Bu ülkenin çiftçisi, toprağıyla yeniden barışacak, kendi ürettiğini kendi halkına sunacak. Milli Görüş'ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi milletimizin alın terini çalanların ellerini yakasından bırakmayacaktır.
Türkiye'nin bereketli toprakları rantçıların eline teslim edilmeyecek, üretim yeniden canlanacak! Bu zulüm sona erecek ve Saadet Partisi, bu hesabı mutlaka soracaktır!
Son olarak, yukarıda saydığımız çözüm önerilerini eğer AK Parti yapmıyorsa,
İnşallah Saadet iktidarında biz hepsini yapacak, çiftçimizle ele ele müreffeh bir geleceğe
yürüyeceğiz."
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI