Cevahircioğlu Bedosaki, 19. yüzyılın sonlarında Niğde bölgesinden Bartın’a yerleşmiş ve burada ticari faaliyetlerini genişletmiş bir tüccardı. İstanbul’a yakınlığı ve Batı Karadeniz’in önemli bir ticaret noktası olması, Bedosaki ailesinin Bartın’da kök salmasında büyük rol oynadı. Aile, Batı Karadeniz’de kömür ocakları ve kereste fabrikaları işleterek bölgenin en zenginlerinden biri oldu. Zonguldak’tan Bartın’a kadar uzanan kıyı şeridinde 14 maden ocağını işleten Bedosakiler, özellikle Amasra’da açtıkları maden ocakları ile ekonomik anlamda Bartın’ın gelişmesine önemli katkılarda bulundu.
Ailenin zenginliği ve etkisi sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal hayat üzerinde de hissediliyordu. Cevahircioğlu Bedosaki, Bartın’daki Rum kilisesi ve mektebinin kurulmasında etkin rol oynadı. Şehrin ileri gelen tüccarları arasında olan Bedosaki ailesi, Asma mahallesinde İtalyan bir mimara yaptırdıkları görkemli konak ile zenginliklerini gözler önüne serdiler.
Ticari Başarıların Gölgesindeki Usulsüzlük İddiaları
Her ne kadar aile ticari başarısıyla öne çıksa da, 1890-1905 yılları arasında Bedosaki ailesi hakkında pek çok yolsuzluk ve usulsüzlük iddiası ortaya atıldı. Ailenin maden ocakları ve kereste fabrikalarında gerçekleştirdiği ticari faaliyetlerin bir kısmı, merkez yönetim tarafından incelenen suçlamaların odağına yerleşti.
Bedosaki’nin adı, dört ayrı yolsuzluk olayına karıştı. Bunlardan üçü maden ocaklarının işletilmesi, biri ise kereste fabrikası için ağaç teminiyle ilgiliydi. Özellikle Ereğli’deki maden ocaklarında çalışan işçilere yönelik ücret kesintisi ve ormanların izinsiz kullanımı gibi suçlamalar Bedosaki’nin ticari faaliyetlerini gölgeledi. 1890 yılında yüzlerce işçi, Bedosaki’nin sadece 20 kuruşluk mal karşılığında 100 kuruşluk emeklerini gasp ettiğini ileri sürdü. İşçilerin şikayetlerine rağmen, Kastamonu vilayeti bu iddiaları bir yıl boyunca göz ardı etti ve herhangi bir yaptırımda bulunmadı.
Ortak Yolsuzluklar ve Soruşturma Süreçleri
Bedosaki ailesi yalnızca kendi başına değil, dönemin diğer önemli tüccarlarıyla da yolsuzluklarda anıldı. Bunlardan biri, kaza idare meclisinde görevli olan Mustafa Faik Efendi ile ortak yürütülen Filyos’taki kereste fabrikasındaki usulsüzlüklerdi. Orman idaresinin belirlediği fiyatlardan daha düşük beyan edilen keresteler, daha az vergi vermek amacıyla faturalandırılıyor ve devlet büyük zarara uğratılıyordu.
1898 yılına gelindiğinde ise Bedosaki ailesi, Yenice ormanlarında ruhsatsız ağaç kesimine yöneldi. Aile, maden direği temin etmek için orman memurları üzerinde baskı kurarak bu izinsiz kesim işlerini sürdürdü. Bu süreçte Bartın müfettişi Hakkı Bey ve orman başmüfettişi Karabet Efendi gibi yerel idareciler, ailenin usulsüzlüklerini örtbas etmekle suçlandılar. Hatta Karabet Efendi’nin, ormanların tahribine göz yumması ve Bedosaki ailesi ile çıkar ilişkisine girmesi, devletin üst kademelerine kadar tepki çekti. Ancak merkezi yönetim, duruma hızlı bir şekilde müdahale edemedi ve Bedosaki ailesi usulsüzlüklerine devam etti.
Merkezi Yönetimin Yaklaşımı ve Bedosaki’nin Yaptığı Usulsüzlüklerin Sonuçları
Osmanlı arşivlerinde yer alan belgelere göre, merkezi yönetim Bedosaki ailesi hakkındaki suçlamalara dair caydırıcı bir adım atmakta zayıf kaldı. Kastamonu vilayetinin yavaş hareket etmesi ve yerel idarecilerin kayırmacı tavırları, Bedosaki ailesinin dokunulmazlık algısına kapılmasına yol açtı. Orman Maadin ve Ziraat Nezareti’nin çabalarıyla bazı adımlar atılmış olsa da, Bedosaki’nin ticari imparatorluğu sarsılmadan devam etti.
Karabet Efendi olayında olduğu gibi, yerel idarecilerle kurulan çıkar ilişkileri taşradaki yolsuzlukların örtbas edilmesine neden oldu. Vilayet yönetimi bu tür yolsuzluklara karşı caydırıcı bir önlem almakta yetersiz kalırken, Bedosaki ailesi ekonomik gücünü kullanarak bu süreçten neredeyse zarar görmeden çıktı. Merkezi yönetim, Karabet Efendi’yi görevden alarak bölgeden uzaklaştırdı, ancak Bedosaki ailesi ticari faaliyetlerine ve yerel güç ilişkilerine devam etti.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanan birçok siyasi ve ticari kriz, yolsuzluk iddialarının da artmasına neden olmuştur. Bu dönemin dikkat çeken olaylarından biri, Bolu mutasarrıfı İsmail Kemal Bey ile Bedosaki ailesi arasındaki işbirliği ve bu ilişkinin etrafında dönen yolsuzluk iddialarıdır. 1904-1905 yıllarında patlak veren bu olay, Osmanlı hükümetinin ve Kastamonu vilayetinin dikkatini çekecek kadar büyümüştü.
Bedosaki ailesi, ticari faaliyetlerinde uzun yıllar boyunca devlet memurlarıyla işbirliği yapmıştı. Ancak, daha alt kademelerde süregelen bu ilişkiler 1904-1905 yıllarında üst düzey devlet yetkilileriyle ortaklıklara evrilmişti. Bu dönemde Osmanlı hükümeti, Bedosaki ailesinin Filyos'taki kereste fabrikası üzerinden, firari durumda olan eski Bolu mutasarrıfı İsmail Kemal Bey’e düzenli olarak para aktarıldığını tespit etti.
İsmail Kemal Bey'in Siyasi Geçmişi ve Yolsuzluk İddiaları
İsmail Kemal Bey, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde önemli bir bürokrat olarak tanınmıştı. Fakat, Jön Türklerle kurduğu yakın ilişkiler ve yurt dışına firar etmesi onu gözden düşürdü. Bu süreçte, Osmanlı hükümeti İsmail Kemal Bey’in hem siyasi faaliyetlerini hem de mali ilişkilerini mercek altına aldı. Hükümetin amacı, onun Osmanlı karşıtı faaliyetlerini destekleyen kişi ve grupları açığa çıkarmaktı. Yapılan soruşturmalarda Bedosaki ailesinin İsmail Kemal Bey ile ticari ilişkiler içinde olduğu ortaya çıktı.
Bedosaki Ailesi'nin Savunması ve Hükümet Soruşturması
Bedosaki ailesi, bu iddialar karşısında kendilerini savunmaya çalıştı. Bedosaki Efendi, Filyos’taki kereste fabrikasının kurucularından biri olduğunu ve fabrikada İsmail Kemal Bey’in hiçbir hissesi bulunmadığını dile getirdi. Fabrikayı Bartınlı Mustafa Faik Efendi ile kurduklarını ve vefat eden Faik Efendi’nin ardından işletmeyi damadı Sarafim’in devraldığını belirtti.
Ancak Bedosaki ailesinin bu savunması yeterli görülmedi ve Osmanlı hükümeti olaya derinlemesine bir soruşturma açtı. İsmail Kemal Bey’in ticari ortaklıkları ve mal varlıkları kapsamlı bir şekilde incelenmeye başladı. Bu süreçte Bartın Belediye Reisi ve Bolu Mutasarrıfı başta olmak üzere, Bedosaki ailesi ve bölgedeki ileri gelen tüccarların ifadeleri alındı. Bolu Mutasarrıfı, İsmail Kemal Bey ile Bedosaki ailesi arasındaki ilişkiyi doğrulayan ifadelere ulaştığını beyan etti.
Yolsuzluk İddialarının Ardındaki Gerçekler
Soruşturma ilerledikçe Bedosaki Efendi’nin ifadesindeki çelişkiler dikkat çekmeye başladı. İlk başta İsmail Kemal Bey’e herhangi bir maddi yardım yapılmadığını iddia eden Bedosaki, sorgunun ilerleyen aşamalarında İsmail Kemal Bey ile ticari anlaşmalar yaptıklarını kabul etti. İsmail Kemal Bey’in Reji İdaresi ile olan kereste kontratı üzerinden Bedosaki’nin fabrikasından kereste aldığı ve bedelini ödediği ortaya çıktı.
Ayrıca Bedosaki Efendi’nin, İsmail Kemal Bey’in yurt dışına firar etmesi sırasında mal varlığını eşinin üzerine geçirdiği de soruşturma kapsamında sorgulandı. Bu hareket, Osmanlı hükümeti tarafından kuşku uyandırıcı bir durum olarak değerlendirildi. Sorgulamalarda, Bedosaki Efendi bu işlemi hastalığı nedeniyle yaptığını ve mal varlığının çocuklarına intikal edeceğini savundu.
Maden Ocağı Tartışmaları: Taşhancızade Ahmed Efendi Olayı
Bedosaki ailesi hakkındaki yolsuzluk iddiaları sadece kereste fabrikasıyla sınırlı değildi. Aynı dönemde, Taşhancızade Ahmed Efendi’nin Ereğli Kilimli’deki maden ocağının Bedosaki tarafından gaspedildiği yönündeki şikâyetler de gündeme geldi. Yapılan incelemelerde, Bedosaki’nin maden ruhsatına aykırı hareket ettiği ve Taşhancızade’nin ocağını ihlal ettiği tespit edildi. Soruşturma sonucunda Bedosaki suçsuz bulunsa da, yerel yöneticiler maden ocağını kapatarak Bedosaki’ye karşı sert bir tavır aldı.
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI