CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, Türkiye’de kız çocuklarının eğitim, sağlık ve güvenli yaşam haklarının ciddi şekilde ihlal edildiğini belirtti. Bankoğlu açıklamasında, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun yalnızca dezavantajlı bölgelerde değil, toplumun her kesiminde kız çocuklarının yaşam hakkını tehdit ettiğini söyledi. Bankoğlu, “Türkiye artık kız çocuklarının güvenli yaşamdan eğitim ve sağlığa kadar birçok hakkının tırpanlandığı bir ülke oldu. Ülkemizi getirdikleri nokta sadece kız çocuklarının değil, erkek çocuklarının ve kadınların da güvende olmadığı bir yer haline geldi" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de adaletin sağlanamadığını ve bu durumun çocukları, özellikle kız çocuklarını derinden etkilediğini ifade etti. Çocuk yaşta evlilikler ve çocuk işçiliği gibi sorunların hala devam ettiğini belirten Bankoğlu, bu konularda hükümeti eleştirdi.
Bankoğlu, açıklamasını, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin tam anlamıyla uygulanması gerektiğini belirterek sürdürdü. 2011 yılında Türkiye’nin de imza attığı Lanzarote Sözleşmesi’ne dikkat çekerek, bu sözleşmenin çocuk istismarını önlemek ve çocukların evlendirilmesine karşı güçlü bir hukuki zemin sunduğunu söyledi. Ancak, bugüne dek somut adımlar atılmadığı için çocukların yaşadığı acıların devam ettiğini belirtti.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun açıklamaları şu şekilde:
“Gelişmiş bir ülkede kız çocuğu olarak doğmak… “Coğrafya kaderdir” sözüne inat “Kaderin senin elindedir” diyerek kadın-erkek eşitliğini hatta kız çocuklarına pozitif ayrımcılığın bir ülkeyi nasıl dönüştüreceğini bilen Atatürk’ün izinden ayrılmak en çok kız çocuklarına kaybettiriyor, geleceğimizi zifiri karanlığa sokuyor. Bugün ülkemizi getirdikleri nokta sadece ülkemizin dezavantajlı bölgelerinde değil, her kesimde kız çocuklarının geleceğini ve ne yazık ki yaşam hakkını tehlikeye atan boyuttadır. Kız, erkek çocukların, kadınların, doğanın güvende olmadığı, hükümetin “mış gibi” yaparak her şeye göz yumduğu, katillere, suçlulara ve iş birlikçilerine sunduğu cezasızlık iklimiyle Türkiye kız çocukları, gençler ve kadınlar için bir cehenneme dönmüş durumda.
4 yaşındaki Leyla, kaybolduktan 19 gün sonra ölü bulunan Narin, Tekirdağ'da istismara uğrayıp hayatını kaybeden Sıla Bebek… Yine okula yollanmayan, "küçüğün rızası" diyerek çocuk yaşta evlendirilen, tarikatlarda geleceği çalınan binlerce kız çocuğu... Türkiye artık kız çocuklarının güvenli yaşam ve eğitimden sağlığa birçok hakkının tırpanlandığı bir ülke oldu. 11 Ekim Kız Çocukları Günü'nde yaşadığımız tablo bu. Artık hemen her gün gazetelerde, haberlerde bir kız çocuğunun dramına tanık oluyoruz. Bu haberler sadece ülke içinde değil, dünyada da haber oluyor. Ve ne yazık ki bu yaşananlar, hükümet yetkililerinin çıkıp “gereğini yapacağız” diye geçiştirdikleri olaylardan ibaret kalıyor. Ne Saray’dan, ne Adalet, ne de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan bugüne dek hiçbir somut adım atılmadı. Adaletin olmadığı, ahlakın yozlaştığı, insan hayatının değerinin kalmadığı yerde en büyük acıyı çocuklar yaşıyor.
11 Ekim’de eğitim ve sağlık hakkının nasıl geliştirilmesi gerektiğini konuşacağımız yerde kız çocukları öldürülmesin diye açıklamalar yapmak zorunda kalıyoruz. Yıllarca Meclis’te araştırma önergelerimizi reddeden iktidar ortakları, Narin vahşetinden sonra Meclis’te araştırma komisyonu kursalar da bakış açıları ne yazık ki aynı karanlığı sürdürüyor. Bu karanlık koalisyon, 6 yaşında zorla evlendirilen ve yıllarca sistematik olarak istismar edilen H.K.G. için, “Bir kızımızın erken evliliği” yorumunu yapan bir genel başkan ile çocuk yaşta evlilikler için “Kaç yaşında çocuk, neye göre çocuk, kime göre çocuk? Bazıları 15 yaşındadır ama olgundur" diyen bir genel başkanın koalisyonu. Bu koalisyon, mevsimlik tarım sektörü başta olmak üzere en az 2 milyon çocuğu eğitim alması gereken yaşta işçi olarak görenlerin koalisyonu. Bu koalisyon her 3 kadından 1’inin çocuk yaşta doğum yapmasına göz yumanların koalisyonu. “Bir kereden bir şey olmaz”cıların, “küçüğün rızasından” söz eden Bakanların olduğu bir koalisyon. Kız çocuklarının okula gitmesini yasaklayan Taliban zihniyetinin taşıyıcısı bir koalisyon.
Ayrımcılık ve istismara karşı farkındalığın artması ve çocukların eğitime erişmesi için yolumuz daha çok uzun ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Ülkemizi kökten çürüten bu tehlikeli politikalara topyekûn hayır demenin, ilk olarak bir an önce vahşetleri durdurmanın en önemli görevimiz olduğu ortadadır. Kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi ve onların insan haklarından tam ve etkili şekilde yararlanması için 2011 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Türkiye, Kanada ve Peru’nun girişimleri ile kabul edilen bugünde yine Türkiye’nin de kız çocuklarının evlendirilmesi ve çocuk istismarının önüne geçilmesi amacıyla taraf olduğu Lanzarote Sözleşmesi’nin tam anlamıyla uygulanması için girişimlerimiz devam edecek. Hiçbir çocuğun ve hiçbir yurttaşımızın layık olmadığı bu iklimi kökünden kazıyana kadar mücadelemiz devam edecek. Yarınlarımız aydınlık olsun, çocuklarımız güzel ve temiz ahlaklı bir toplumda yaşasın diyen herkesle omuz omuza ve yüksek sesle bugünü onurlu bir biçimde kutlayacağımız günler için çalışmalıyız! Kız çocukları yaşasın!”
Haber Merkezi