Bartın'ın Amasra ilçesinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda elde edilen takılar, şimdi ise Amasra Müzesi'nde sergileniyor. Bu takılar, Helenistik Dönem, Roma Dönemi ve Doğu Roma Dönemi olmak üzere farklı dönemlere ait olarak kategorize ediliyor. Amasra Müzesi'nde sergilenen bu takılar, zengin motifleri ve incelikli işçiliğiyle dikkat çekmekte. Antik Bartın'ın kültürel mirasını günümüze taşıyan bu takılar, ziyaretçilere geçmişin büyüleyici dünyasını keşfetme fırsatı sunuyor. Bu eserler, sadece birer takı değil, aynı zamanda o dönemin inançları, kültürel değerleri ve sanat anlayışını yansıtıyor.
Helenistik Dönem Takıları
Helenistik Dönem, Yunanistan ve Batı Anadolu'da doğan Klasik kültürün, Akdeniz ve Ortadoğu kültürleriyle sentezlenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Mısır ve Batı Asya ile olan etkileşimler, altının renkli taşlar ve camla zenginleştirilmesiyle yeni bir tarzın doğmasına sebep olmuştur. Bu dönemdeki en önemli kuyumculuk atölyeleri Trakya'da Lampsakos (Lapseki), Anadolu'da Antiokhia (Antakya) ve Mısır'da Aleksandria (İskenderiye) gibi şehirlerde bulunmaktadır.
M.Ö. 3. yüzyılın ortalarından itibaren, zümrüt, yakut, agat, karneol ve amatist gibi değerli taşların takılarda kullanılmaya başlandığı gözlemlenmektedir. Granülasyon ve telkari gibi teknikler, değerli taşlarla birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Telkari takılarla birlikte çeşitli hayvan başları ve dinsel temalar, takıların önemli motiflerini oluşturmuştur. Özellikle diademler, bu dönemde en yaygın ve özenle işlenen takılar arasında yer almaktadır.
Helenistik dönemde takılarda sıkça kullanılan motifler arasında mitolojiye dayalı semboller bulunmaktadır. Mezar geleneği, takıların günümüze ulaşmasını sağlayan önemli bir faktördür.
Roma Dönemi Takıları
Roma döneminde takılar, önceleri Helenistik dönemin etkisi altında kalmış, ancak zamanla kendilerine özgü form ve teknikler geliştirmiştir. Romalı kuyumcular, stampa ve savat gibi yeni tekniklerle takı sanatını daha da ileriye taşımışlardır. Doğu'dan ve Mısır'dan gelen ajur, telkâri ve emay gibi teknikler de bu dönemde kullanılmıştır. Roma dönemi takılarında, değerli ve yarı değerli taşların kullanımı artmış ve farklı amaçlarla kullanılan takılar öne çıkmıştır. Kadın ve erkeklerin taktıkları takılar, sadece süs eşyası olarak değil, aynı zamanda asalet, askeri rütbe göstergesi, mühür, tılsım ve evlilik simgesi gibi amaçlarla da kullanılmıştır. Hayvan başlı ve bitkisel motifli bilezikler ile taşlarla bezeli kolyeler, Roma dönemi takılarının karakteristik özelliklerindendir.
Doğu Roma Takıları
Erken Doğu Roma döneminde (M.S. 5-7. yy), çeşitli madenlerden yapılan takılarda, Antik Çağ'ın üslup özellikleri ve motifleri hala kullanılmaya devam etmiştir. Ancak zamanla, resmi din olarak kabul edilen Hristiyanlık'a özgü konular ve semboller de bu takılara entegre edilmiştir. Bu dönemde özellikle Constantinopolis'in (İstanbul) kuyumculuk merkezi hâline dönüştüğü M.S. 6. yüzyıldan sonra, takı yapımında kendine özgü form, desen ve teknikler geliştirilmiştir.
Takıların yapımında dövme, kalıp, telkâri, granülasyon ve delik işi (opus interrasile) gibi çeşitli teknikler kullanılmıştır. Doğu Roma takılarının karakteristik özelliklerini mozaik, ikona, kabartma ve fresklerden öğrenmekteyiz. Bu takılar genellikle halk için üretilen takılarda ve kişisel dini eşyalarda kullanılmış olup, malzeme olarak daha çok tunç ve cam tercih edilmiştir.
Doğu Roma takıları, Roma ve Helenistik dönemin geleneklerinin Hristiyanlıkla harmanlandığı özgün ürünlerdir. Bu takılar, hem Batı'yı hem de sonraki dönemlerde Anadolu'da yaşayan Selçuklu ve Osmanlı kuyumculuğunu etkilemiştir. Erken Doğu Roma dönemi takıları, zamanın ruhunu ve kültürel karmaşasını yansıtarak, takı sanatının evriminde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bugün, bu takılar tarihi mirasımızın önemli bir parçası olarak, hem tarihçiler hem de sanatseverler için büyük bir ilgi odağıdır.
YUSUFHAN KABAKCI