Eğitim Sen Bartın Şube Başkanı İsmet İpci tarafından yapılan açıklamada, mevcut eğitim politikalarının “tek dinli ve tekçi bir anlayışla” yürütüldüğü, bu durumun Anayasa’ya ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı olduğu ifade edildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu din dersleriyle ilgili kararlarının hiçe sayıldığını belirten Eğitim Sen, laiklik ilkesinin sistematik biçimde zedelendiğini söyledi.
“Din Dersleri İle İlgili Kararlar İhlal Ediliyor”
Eğitim Sen Bartın Şube Başkanı İsmet İpci’nin açıklamaları şu şekilde:
“Türkiye’de eğitimin gerçek anlamda bilimsel ve laik bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Bilimi, siyasal ve ideolojik amaçlarla kuşatarak kamuya sunmak bilimsellikten uzak olduğu gibi laik eğitimin gerçekleşmesi önünde de ciddi bir engel teşkil etmektedir. Din ve vicdan özgürlüğünün tanımı açıkken, tek dinli yapıyı pekiştirme konusundaki ısrar sürmektedir. Türkiye, taraf olduğu Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı hareket etmekte, AİHM’in son olarak Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu din dersleri ile ilgili verdiği kararlar açık biçimde ihlal edilmektedir. Eğitim sisteminin bütün kademelerinde pozitif bilimin tüm öğelerini içinde bulunduran, çağdaş ve bilimsel ilkelere dayanan, gerçek bir laiklik anlayışı temelinde yükselen bir yapının oluşturulması ve bu anlamda öncelikler zorunlu din dersi uygulamasından derhal vazgeçilmelidir.
“Bilimsellik Eğitimin Olmazsa Olmazıdır”
Tüm öğrenciler için eşit, parasız, nitelikli eğitim olanakları sağlamak devletin ve özelde Millî Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğundadır. Bilimsellik eğitimin olmazsa olmazıdır. Öğretim programında temel referansımız bilim olmalı, protokoller eliyle eğitimin dinselleştirilmesi politikalarına son verilmeli, öğrencilere ve velilere rağmen gerçekleştirilen okullaşma politikası sonlandırılmalıdır. Bilimin, sanatın, sporun iç içe olduğu, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini özgürce ifade edebildiği laik ve bilimsel eğitim politikaları hayata geçirilmelidir.
“Eğitim Sistemi Bir Bütündür”
Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koştuğu, öğretmenlerin düşük ücretle, esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın zirve yaptığı, farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin sağlıklı nesiller yetiştirmesi mümkün değildir.
Eğitim sistemi, her kademeden öğretmenler, farklı statülerdeki üniversite çalışanları, memurlar ve yardımcı hizmet personeli ile bir bütündür. Tüm eğitim ve bilim emekçileri, aralarındaki statü farklılıklarına rağmen, benzer ekonomik ve sosyal sorunları yaşamaktadır.
Eğitim Sen, çocukların eşit, özgür ve nitelikli bir eğitim alabilmesi; tüm ve eğitim emekçilerinin güvenceli, insanca koşullarda çalışabilmesi için mücadelesini sürdürecektir.
Siyasal iktidarın dini cemaat ve vakıflarla iş birliği üzerinden yürüttüğü politikalar, eğitim sistemini ideolojik kuşatma altına almış, laiklik ilkesini zedelemiştir. Eğitim içerikleri bilimsel, eleştirel, sorgulayıcı ve evrensel değerlere dayalı biçimde yeniden düzenlenmelidir.
Eğitim Sen olarak, taşımalı eğitimin kaldırılmasının yarattığı sorunlara dikkat çekiyor ve şu talepleri kamuoyuyla paylaşıyoruz:
Taşımalı eğitim uygulaması, özellikle dezavantajlı bölgelerde kesintisiz biçimde devam ettirilmelidir.
Alternatif olarak, kapatılan köy okulları yeniden açılmalı, çok sınıflı eğitime uygun modeller hayata geçirilmelidir.
Her öğrencinin yaşadığı yerde nitelikli eğitime ulaşabileceği altyapı yatırımları ivedilikle yapılmalıdır.
Ailelerin ulaşım yükü azaltılmalı, ulaşım devlet eliyle ücretsiz sağlanmalıdır.
Kız çocuklarının okullaşmasını teşvik edecek özel programlar kırsal bölgelerde yaygınlaştırılmalıdır.
Eğitim hakkı vazgeçilemez, devredilemez bir kamu hakkıdır.
Her çocuğun eşit, parasız, nitelikli, laik, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitime erişimi güvence altına alınmalıdır.
Yoksul ailelerin çocuklarına yönelik sosyo-ekonomik destek programları yaygınlaştırılmalı (burs, ulaşım, ücretsiz yemek, kırtasiye vb.).
Kız çocuklarının eğitime katılımı için yerel düzeyde özel programlar oluşturulmalı, çocuk yaşta evlilikler kesinlikle yasaklanmalıdır.
Mülteci ve engelli çocuklara yönelik özel destek birimleri kurulmalı, öğretmenler bu alanlarda eğitilmelidir.
Müfredat kapsayıcı, çoğulcu ve cinsiyet eşitliğini gözeten bir biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.
Kamusal eğitim anayasal güvence altına alınmalı, özel okul teşvikleri kaldırılmalıdır."
YUSUFHAN KABAKCI