Bartın’ın Amasra ilçesinde faaliyet gösteren HATTAT Enerji Maden Ticaret A.Ş’nin 1 No’lu kömür tesisinin Tarlaağazı Limanı’na yakın olması nedeniyle denizde yaşanan kirliliğin sorumlusu olarak gösterilmesine karşı şirket yetkilileri kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Şirketin İşletmeler ve Projeler Koordinasyon Müdürü Eren Soyer, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların dezenformasyon içerdiğini belirtti.
“DENİZDEKİ HER KİRLİLİĞİ ŞİRKETİMİZE MAL ETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Gömü Plajı’nda basın açıklaması yapan HATTAT Enerji Maden Ticaret İşletmeler ve Projeler Koordinasyon Müdürü Eren Soyer, sosyal medyada dolaşan görüntülerin ardından şirketin haksız şekilde hedef alındığını belirtti.
Soyer açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bugün 3 Temmuz 2025. Bugün gün içinde şirketimiz adına net bir şekilde ifade edilmese de bir dezenformasyon yapıldı. Tarlaağazı Limanı tarafındaki denizin kendi kirliliği ile sanki şirketimizin bir ilişkisi varmış gibi gösterilmeye çalışıldı. Biz bunu sosyal medyadan fark edince reaksiyon almak istedik. Şu an bulunduğumuz mevki Gömü- Bakacak mevkii. Burada gördüğünüz gibi denizin genel kirliliği. Yazın ve kışın gerek poyraz, gerek dalganın kendi hareketinden bu tarz durumlar olabiliyor fakat bazıları maalesef denizdeki her kirliliği şirketimizle bilfiil ilişkilendiriyor. Suyun içerisinde herhangi bir kirlilik oluşsa bile ‘HATTAT suyu kirletiyor’ gibi bir durum oluşmaya başladı. Çok ciddi dezenformasyon söz konusu. Biz bu tür kötü niyetli algıları kamuoyuna açıklamak için böyle bir açıklama yapma gereği duyduk. Bizim faaliyetlerimizden ötürü sürekli bir kirlilik yaratıyormuşuz şeklinde bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Biz sessiz kaldıkça bunu sanki kabullenmiş oluyoruz. Bugün de sessiz kalmayalım, kamuoyuna şeffaf bir şekilde aktarmaya çalışalım dedik. Şu an burada Gömü Plajı’nı görüyorsunuz. Bahsedilen kirlilik burada da mevcut ve bu denizin kendi kirliliği. Bizim faaliyet alanımız buranın çok uzağında ama aynı kirlilik burada da mevcut. Her kirlilikte sürekli algı yaratmaya çalışan bir grup var. Aşırı sel felaketleri olduğunda derelerden bu denizlere kontrolsüz aşırı akışlar oluyor. Sel sırasında denize birçok kirlilik taşınıyor. Bunlar bizim kontrolümüzde olan şeyler değil. Bunlar bizim faaliyetlerimizden kaynaklanan kirlilik değil. Kirliliğin sebebi olarak bizim gösterilmemiz çok yanlış ve teknik olarak doğru değil.”
“SEL FELAKETLERİNİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN PROJE BAŞLATTIK”
Bölgede yaşanan aşırı yağışlar sonrası sel felaketlerinin, denizlere kontrolsüz kirlilik taşıdığını ve bunun işletmeyle doğrudan bir bağlantısının olmadığını belirterek HATTAT tesisinin bulunduğu alanda açıklama yapan Soyer, “Bulunduğumuz nokta 1 nolu işletmemizin girişi. Bu girişin hemen önünde Çapak Deresinin başlangıcını görüyorsunuz. Burada 2021 yılından beri sürekli senede en az 4-5 defa sel oluyor. Bu seller genellikle buradan patlıyor. Kozcağız, Karaçay ve Devrek gibi bölgelerden buradan yaka seli meydana geliyor. Biz 2022 yılında burası ile ilgili DSİ’ye başvuruda bulunduk. Bu projenin birkaç aşaması var. Buradan başlayan sel kontrolsüz bir şekilde bizim işletmemize geliyor. Biz bunun üzerine DSİ’ye başvuruda bulunduk. Buradaki menfez yeterli olmamasına rağmen Bartın İl Özel İdaresi sorumluluğunda olan bu kısmı da projeye dâhil ederek DSİ’ye başvurduk. DSİ bu ıslah projesini onayladı. Biz kendi parselimizde kalan kısmın 80-90 metresini yapmış bulunmaktayız. Devamı ormanın arazisine giriyor. Bu projenin birinci kısmı. Bir de bunun Gömü Deresi kısmı var. Orası olduğu gibi orman arazisi. Şimdi suyun patladığı yer burası. Ben DSİ’nin bana onay verdiği proje ile suyun kontrollü bir şekilde akabilmesi için suyun Çapak Deresinin önünden başlaması lazım. Bunun için Bartın İl Özel İdaresi’ne başvurduk fakat ‘Bütçemiz yok’ dediler. Burada yaşanan her kirlilik HATTAT Enerji tarafından yaşanıyor olarak yansıtılıyor ama burada sel kaynaklı yaşanan kontrolsüz akış ile birlikte yaşanan kirliliğin bizim ile bir ilgisi yok. Burası sel bölgesi ve suyun denize karıştığı yer. Biz kendimize düşen kısmı yapabilsek bile buradan sonrasında kurumların izinlerine ihtiyacımız oluyor. Biz bu izinlere senelerdir başvuruyoruz ancak bir sonuç alamıyoruz. Bu sebeple Tarlaağazı’nda meydana gelen her türlü kirlilikten şirketimiz sorumlu tutuluyor. Ama gereğini yapmıyormuşuz gibi bir algı yaratılıyor. Hâlbuki biz senelerdir bunun mücadelesini veriyoruz. Şirketimiz 600 milyon dolarlık bir yatırım yaptı. Yeraltı madencilik faaliyetlerimiz ile doğrudan bir ilişkisi ya da etkisi olmadığı halde, ilave maaliyetlere katlanmak pahasına, dere ıslah projeelrini hayata geçirmek ve sel felakketleri sebebiyle oluşan kirliliğin önüne geçmek için proje güzergahında bulunan ve mülkiyeti ormana ait alanların izni için kurumlara başvurularda bulunuyoruz ancak olumlu geri dönüş alamıyoruz” dedi.
“KURUMUŞ DERE YATAĞINDAN KİRLİLİK AKMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Daha sonra Tarlaağazı Limanı’nda açıklamalarda bulunan Soyer, sosyal medyada yer alan videolardaki iddiaların teknik olarak da geçersiz olduğunu vurguladı:
“Bizim işletmemizden denize doğru akan dere yataklarından bir tanesi burası. Bugün videolarda gördüğümüz gibi ‘HATTAT denizi kirletiyor’ şeklinde haberler çıkınca biz açıklama yapma gereği duyduk. Şimdi burada bizim herhangi bir kirletici faaliyetimiz olsa şu an burada su olduğu gibi duruyor. Denize doğru bir akış yok. Kurumuş kalmış. Normal şartlarda bahsedildiği gibi denize doğru akan bir kirliliğimiz olsa bu derenin tamamının çamur içerisinde kalması lazım. Ama her deniz kirlendiğinde sürekli biz suçlanıyoruz. Bizim faaliyetlerimizden kaynaklı bir kirlilik meydana gelmiş olsa ki daha yeni sosyal medyada videolar yer aldı. Benim 2-3 saat içinde bu dereden gelen kirliliği temizleme şansım var mı? Bu dere dışında denize dökülen bir dere de yok zaten. Dere şu an akmıyor bile, kurumuş kalmış. Aşırı yağışlarda, kontrolsüz olarak gelen sularla ilgili oluşan kirliliği de bizim üzerimize atfetmeye çalışıyorlar. Yapılan vicdanen ve teknik olarak doğru değil. Tarlaağazı denizi de buranın 50 metre ilerisi. Burada kirlilik yokken denizde yaşanan kirlilik denizin kendi kirliliği değil de nedir? Biz sessiz kaldıkça bu tür suçlamalar üzerimize yapışıyor. 600 milyon dolardan fazla burada yatırım yapmış, yaklaşık 20 yıldır burada yatırım yapan bir şirketin bu kadar taşlanmasını ben anlayamıyorum. Kömür, bu memleketin en büyük değerlerinden bir tanesi. Bir buçuk yıldır da kömür üretiyoruz ancak sürekli böyle algılar yaratılıyor. Şu an savaşlar var ve stratejik olarak kömürün önemli olacağı, enerji ve paraya çevrileceği zamandayız. İstihdam yaratılacağı zamandayız. Tam da proje ayağa kalkmış kömür üretme anlamında kendini ispat etmiş, 400 bin tona yakın kömür üretmiş ve Eylül ayında ikinci ayağın devreye gireceği bu aşamalarda bu haberlerin bilinçli ve art niyetli bir şekilde ortaya çıkarıldığını düşünüyorum. 15 gün önce de benzer bir haber yapıldı ve tarafımız suçlu gösterildi ve şirketimiz ceza yedi. Anlatmaya çalışıyoruz, kendimizi açıklamaya çalışıyor ancak bir türlü çözülemeyen süreçler yaşıyoruz. Kurumlar arasında sıkışıp kalıyoruz. Ama her seferinde HATTAT’ın üzerine geliniyor. Gerekenleri yapmaya çalışıyoruz. Bizim faaliyetimizle ilgili olmayan durumlarda dahi fazla maliyetlere katlanmak pahasına kabul ediyoruz. Fakat ne olduğu belli olmadan çekilen videolar burada bizim yatırımımızın önüne geçiyor. Burada tek kusurlu HATTAT gibi gösterilmesi çok yanlış. Bugün bizimle hiçbir ilgili olmayan deniz kirliliğinin hemen bizimle ilişkisinin kurulduğunu görünce sessiz kalmak yerine burada şeffaf bir şekilde doğruları anlatmayı tercih ettik. Kurumlar bize gerekli izinleri versin istiyoruz, faaliyetlerimizin önünü açsınlar istiyoruz. Ama sürekli önümüzü bir takım şeylerle kapatıp sonra da ‘Gerekli şeyleri yapmıyorsunuz’ şeklinde değerlendirildiği zaman bu akla, bilime ve vicdana aykırı oluyor.”
“DENİZ BERRAK, İDDİALAR HAKSIZ”
Açıklamalarını derenin denize bağlandığı noktada sürdüren Soyer, videolarla oluşturulan algının gerçek dışı olduğunu şu sözlerle ifade etti:
“Biraz önce size Tarlaağzı tarafında bizim derenin yatağını gösterdim. Şu an burası dere suyunun tam denize aktığı bölge. Birkaç saat önce sosyal medyada paylaşılan denizin kendi kirliliğinin sanki bizim faaliyetlerimiz yüzünden oluşturulduğu algısını üzerine biz de derenin denize karıştığı doğal yeri gösterelim istedik sizlere. Burada bize atfedildiği gibi bir madencilik faaliyetinden kaynaklı denizi kirletme durumumuz olsa birkaç saat önce çekilen kirliliğin tam denize ulaştığı yerde buraların mahvolmuş olması lazım. Buraların çok kirli olması lazım. Ama denizin kendi kirliliğinin dahi HATTAT’ın faaliyetleriyle birlikte değerlendirilmesi çok yanlış. Biz bu sebeple günü gününe sıcağı sıcağına sizlere şeffaf bir şekilde bilgi verelim ve bizim üzerimizden yürütülen algılara son verelim istedik. Deniz kirliliği bizden kaynaklı olsa dereden akan su bu kadar berrak olamazdı. Biz de kamuoyunu bilgilendirmek istedik.”
“GEREKLİ TESİS VE ALT YAPIMIZ HAZIRDIR”
İşletmeler ve Projeler Koordinasyon Müdürü Eren Soyer, sözlerini şu şekilde tamamladı:
1,5 yılı aşkın süredir, yerin 700 m altında, tam mekanize olarak, birinci kömür panomuzun üretimini geçtiğimiz ay tamamladık. Bugüne kadar, 400.000 ton tüvenan taşkömürü üretimi sağlanmıştır. İkinci set yeni mekanize kömür üretim ekipmanımızın sahamıza sevkiyatı, yıl başı itibariyle gerçekleşti. Teknik ekibimiz, yer üstünde mekanize kömür üretim yapacak ekipmanların mini demo kurulumunu tamamlamak üzeredir. Temmuz ayı ortası itibarıyla, yerin 700 m altına mekanize ekipmanın nakledilmesi ve ikinci kömür üretim Panomuzda montajına başlanacaktır. Eylül ayı itibariyle ikinci panomuzda tam mekanize üretim yöntemi ile kömür üretimimizin başlamasıyla, 2025 yılında sonuna kadar 627.000 ton, 2026 yılında 1.250.000 ton, 2027 yılında 4.000.000 ton ve 2028 yılında 5.000.000 ton taşkömürü üretimini hedeflemekteyiz. Ancak Eylül ayında, ikinci tam mekanize panomuzun deveye girmesi ile günlük 3000-4000 ton seviyesinde üretilecek taşkömürü miktarının, mevcut köy yolu alt yapısı ile sevk edilmesi mümkün değildir. Projemiz, tüm unsurları ile devreye girdiğinde, günlük 10.000 tonu aşan üretim miktarı söz konusu olacaktır, bu sebeple, deniz yolu ile kömür sevkiyatının gerçekleştirilmesi bu proje için vazgeçilmez bir unsurdur. Türkiye Taşkömürü Kurumunun 5-6 ayrı Müessese de, yılda toplam 1 milyon ton taşkömürü üretim gerçekleştirmektedir. Hattat Enerji ve Maden Ticaret A.Ş olarak Amasra havzasındaki taşkömürü üretimimizle birlikte, taşkömürü havzası genelinde yılda 2 katına, sonraki yıllarda 3-4 katına çıkacak bir kömür üretim miktarı söz konusudur. Türkiye Taşkömürü Kurumundan devralınan 380 milyon ton kömür rezervi, Hattat Enerji ve Maden olarak yaptığımız yıllar süren sondaj çalışmaları ile 605 milyon tona çıkarılmış olup, TTK kurumuna da onaylatılmıştır. Verimli ve güvenli kömür üretim anlayışı ile Amasra’nın çevre, kültür ve turizm mirası ile barışık bir şekilde madencilik ve üretim faaliyetlerimizin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Şirketimiz, bu yöreye ve projeye, bugüne kadar 600 milyon doları aşan yatırım gerçekleştirmiştir. Yeraltında 30 km ye varan, 24 m2 geniş kesitli metro tünellerini andıran betonarme galerilerimiz, 3 adet 8 m çapında 700 m derinliğe sahip derin maden kuyularımız ve 2 adet yer üstüne bağlı eğimli desandrelerimiz ile, yeraltında adeta bir şehir inşa ettik. %100 yerli ve yöre çalışanları ile birlikte, 1,5 yılı aşkın süredir başladığımız taşkömürü üretiminin, yine bu yörenin desteği ve işgücü ile verimli ve güvenli olarak çevre ile barışık bir şekilde artarak devam etmesi sayesinde, her sene yılda 40 milyon tona varan taşkömürü ithalatında, yıllık 1 milyar USD azalma ve ülke ekonomisine dolaylı katkı sağlanması hedeflenmektedir. Türkiyede başı çeken kömür havzalarında, çoğunlukla Bartın ve Zonguldak yöresinden madenciler çalışmaktadır. Bu yöre babadan oğula, nesilden nesile madenci yetiştirmiştir, yetiştirmeye de devam etmektedir. Deniz sevkiyatının devreye girmesine bağlı olarak üretim kapasitemizin artması ile birlikte mevcut durumda 585 adet personel istihdamımızın, yıl sonunda 660 kişiye, 2026 da 870 kişiye, 2027 yılında 2000 kişiye ulaşacağını tahmin ediyoruz. Bu sayede, yöredeki işsizlik sorununu büyük ölçüde ortadan kaldırmayı ümit ediyoruz. Uzun yıllar süren yatırım ve uğraşılar sonucunda, Amasramıza yakışır şekilde, modern ve akıllı madencilik yöntemleri ile çevreye duyarlı ve temiz kömür üretim faaliyeti gerçekleştirebilmek için gerekli tesis ve alt yapımız hazırdır.”
ŞEVVAL ALTINTAŞ