SOL Parti Bartın İl Başkanı Adnan Soylu, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan ve enerji ile maden yatırımlarına yönelik düzenlemeler içeren yasa teklifine ilişkin açıklamalarda bulundu. Söz konusu yasa teklifinin sadece teknik bir düzenleme değil, Türkiye’nin doğal varlıklarının ve yaşam alanlarının sermayeye devrinin yasal kılıfı olduğunu savunan Soylu, “Bu bir işgal yasasıdır, derhal geri çekilmelidir” dedi.
“ÇED kararı alınmadan izin başvurusu yapılabilecek”
Soylu’nun açıklamasına göre, 19 Haziran’da komisyon aşamasını tamamlayarak 3 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan yasa teklifinde, çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinin baypas edilmesi, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) geniş yetkiler verilmesi ve devlet ormanlarında ücretsiz madencilik izni gibi kritik düzenlemeler yer alıyor.
Soylu, yenilenebilir enerji yatırımları için mera alanlarının acele kamulaştırılabileceğini, özel mülkiyetlerin gasp edilebileceğini ve yargı denetiminin de ortadan kaldırılabileceğini belirtti.
“Hazırlayanlar kim? Yasa mı çıkarıyorlar, çıkarlarını mı koruyorlar?”
Soylu açıklamasında, teklifi hazırlayan milletvekillerinin ve ailelerinin maden şirketleriyle olan ticari bağlarına da dikkat çekti. Ahlatçı, Tin, Nasıroğlu ve Alagöz gibi isimlerin aktif olarak madencilik sektöründe faaliyet gösterdiklerini, yasa teklifinin ise bu bağlantılarla ciddi bir çıkar çatışması içerdiğini ifade etti.
“Türkiye açık işgal tehdidi altına giriyor”
Soylu, yasanın sadece çevre ve mülkiyet haklarını değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal direncini de hedef aldığını savundu. SOL Parti Bartın İL Başkanı Adnan Soylu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu yasa teklifi ne getiriyor?
Çevre, Maden, Mera, Yenilenebilir enerji kaynaklarının, Elektrik Enerjisi üretimi amaçlı kullanımı ve Elektrik Piyasası Kanunu'nda çok kapsamlı değişiklikleri içeriyor. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararı alınmadan onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurabilecekler.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) devlet ormanlarının ücretsiz sahibi olacak. MAPEG, 2 yıl süreyle bedelsiz madencilik izni verebilecek. ÇED sürecinin tüm kurum görüşmelerini doğrudan yapacak, arama faaliyetleri iznini verecek. MAPEG, şirketler için devlet içinde görevlendirilmiş, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir kurum halini alacak.
Yenilenebilir enerji kaynak alanları için ihtiyaç duyulan mera alanlarının tahsis amacı değiştirilebilecek. Özel mülkiyete konu olanlara acele kamulaştırma ile el konulacaktır.
Bu değişikliklerle yapılmak istenen, kamuoyunun ve yargının herhangi bir denetimine tabi tutulmadan, enerji ve maden şirketlerine istedikleri gibi keyfi ve kanunsuz hareket etme olanağını sunmaktır.
Ülke coğrafyasını ve bu coğrafya üzerindeki korumamız gereken ormanları, zeytinlikleri, tabiat ve kültür varlıklarımızı; her bir vatandaşımızın özel mülkiyet hakkını gasp ederek enerji ve maden şirketlerine devredecek olan bu kanun teklifini kabul etmiyoruz.
Bu teklifi hazırlayıp imzaya açan ve ilk imzalayanlar kimler?
Görevdeki Milletvekilleri ve Madencilik Bağlantıları:
Yusuf Ahlatcı (AKP Çorum MV.) – Ahlatcı Holding’in sahibi. Türkiye’nin önde gelen altın ihracatçılarından biri olarak biliniyor.
Şahin Tin (AKP Denizli MV.) – Sudan’da altın arama faaliyetleri yürütüyor.
Ferhat Nasıroğlu (AKP Batman MV.) – Fernas Madencilik şirketi sahibi. Sendikalı işçileri işten çıkarmasıyla gündeme gelmişti.
Cantürk Alagöz (AKP Iğdır MV.) – Alagöz Madenciliğin sahibi.
Bir de eski milletvekillerine bakalım. Osman Pepe (AKP eski Çevre ve Şehircilik Bakanı, eski Orman Bakanı) – Kendisi ve çocukları Kar, Cihan ve BCK Uluslararası Madencilik şirketleriyle sektörde faaliyet yürütüyor.
Vahit Kiler (AKP eski Bitlis MV.) – Trakya Kuvars ve Kanaroğlu Madencilik ile bağlantılı.
Cantürk Alagöz (AKP eski Iğdır MV.) – Aktif siyasetten önce de madencilik faaliyetleri sürdürüyordu.
Son 12 yılda kurulan 52 maden şirketinin 36’sının AKP’li eski milletvekilleri, bakanlar veya yakınları olduğu belirtiliyor. Bu şirketlerin çoğunun daha önce madencilikle ilgileri yoktur. Hisseler genellikle ikinci derecedeki akrabalar üzerinde kayıtlıdır.
Şeffaflık ilkesi gereğince, milletvekillerinin ticari faaliyetlerinin kamuoyuna açık bir şekilde beyan edilmesi gerekir.
Etik denetim: Görev süresi boyunca ve sonrasında çıkar çatışmalarını önleyecek düzenlemeler yapılmalıdır.
Çevresel sorumluluk: Madencilik faaliyetlerinin çevreye etkileri bağımsız kurumlarca denetlenmeli ve kamuoyuna sunulmalıdır.
Eğer bu tasarı Mecliste kabul edilip yasalaşırsa:
Türkiye, şirketler eliyle açık işgale uğrayacaktır.
Bir ülkenin direnci, mücadelesi, azmi ve kararlılığı zarar görecektir.
Ormanlarımız, sulak alanlarımız, meralarımız, yeraltı kaynaklarımız, zeytinliklerimiz, tarım alanlarımız, yerleşim alanlarımız, tapularımız, özel mülkiyetlerimiz ellerimizden çıkacak; üzerlerine çökülecek, gasp edilecek ve süreç içerisinde yabancı şirketlere ortak edilecek ya da devredilecektir.
Topraklarımız kimyasala, zehire boğulacak; tarım bitecek. Tarımda tamamen dışa bağımlılık zorunlu kılınacak. İnsanlığın en büyük sorunu açlık ve gıdaya erişim olacak.
Dağ taş patlatılacak, yer altı su kaynakları yok olacak. Büyük su kıtlığı yaşanacak. Suya sahip olan şirketler, yaşama da sahip olacaktır.
Ülkedeki tüm sahip olduklarımız, şirketlere devredilecek ve üstelik bu yasal olacak. Müracaat edeceğiniz ya da itiraz edebileceğiniz bir adalet sistemi de olmayacak. Yani hukuk da özel şirketlere devredilmiş olacak.
Şimdi kararını ver, hazırlanan sadece bir yasa mı?
Yoksa hayatın ve yaşam alanlarının şirketlere, sermayeye devri mi?
Şimdi karşı çıkmayacaksak ne zaman karşı çıkacağız?
Bu bir işgal yasasıdır, derhal geri çekilmelidir!”
YUSUFHAN KABAKCI