ERDEM TABAKOĞLU
Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladığından ilk sergisine, resim yaparken en çok kimden ve neden etkilendiğinden aldığı ödüllere, hatta Bartın ve Türkiye’nin sanata ve sanatçıya bakışına kadar pek çok konuda sohbet ettik. Son olarak da Bartın Belediyesi tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Bartın Resim ve Sanat Müzesi Çalıştayı ile ilgili sorularımızı tüm samimiyetiyle siz değerli okurlarımız için yanıtladı. Özmen, en iyiyi yakalamak için daha fazla resim yaptığını ve sürekli kendi ile yarıştığını söyledi.
Sanata merak ve yatkınlık aileden geliyor
Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Çocukluğumdan beri resim yapmayı çok severim. Çok kitap okuyan ve hayal gücü zengin bir çocuktum. Benim ailem Menteşler. Biz Bartın’ın eski ailelerindeniz. Tarihi bir evde antika eşyalar içinde ud çalan sanata kültüre değer veren bir ailede büyüdüm. Babam Kutay Menteş resim yapardı, şiir yazardı. Bolu Erkek Öğretmen Lisesi’nde ülkemiz resim sanatı duayenleri değerli sanatçılar Osman Zeki Oral ve Turan Erol’un öğrencisiydi. Annem, babam öğretmendi. Çok şanslıydım ki çeşitli boyalarım ve resim yapma malzemelerim her zaman temin edildi. Sanatsal malzeme, istek ve yetenek bir de eğitimle birleşince bu günlere geldim.
“En büyük tutkum resim yapmak”
1992 yılında Gazi Resim Bölümü’nden mezun olup akademik eğitimimi tamamladıktan sonra resim öğretmenliği yapmaya başladım. Fakat üniversite yıllarından beri resim yapmak bende tutku halindeydi. Sadece öğretmenlik eğitimci olmak bana yetmedi. Evimin mutfağında resimler yapmaya, tuval üzerinde denemeler yaparak tarzımı oluşturmaya çalıştım. Bu süreç 9 yılımı aldı. Artık resimlerimde ulaşmak istediğim evrensel tarza yönelirken kadın sorunsalları, Anadolu’nun eşsiz medeniyet mozaiği içindeki renkler, antik şehirlerdeki sütun başlıkları, ikonalardaki devinimsel hareket, Mezopotamya’nın zenginliği, Kibele’nin anaçlığı, enerjisi yerini bulmuştu. Bu arada yaptığım resimlerimden oluşan serilerimle kişisel sergiler açıyor ve özellikle İstanbul’da gerçekleşen karma sergilere katılıyordum. Her sergi yeni bir motivasyon oluşturdu bende. Bu benim yaşam biçimim. Sanatçı ruha sahip bir insan kendini sanatla ifade etmek istiyorsa bunun çok uzun, çok çalışma gerektiren ve asla vazgeçmeden yürünmesi gereken bir yol olduğunu bilir ve tüm bunları göze alır. Kaldı ki; ben resimlerimle besleniyorum. Sanatımla ve bu vesileyle tanıştığım, iletişim kurduğum ortamlarla, insanlarla yaşamım renkleniyor diye düşünüyorum…
İlk serginizi ne zaman açtınız?
1992 yılında üniversiteden mezun olmadan önce resimlerim birkaç karma sergide yer aldı. 2001 yılında Ankara’da ilk kişisel sergimi açtım. Aradaki senelerde de başta İstanbul olmak üzere birçok karma sergiye katılmıştım.
“Bu günlere tırnaklarımla kazıyarak geldim”
Bu süreçte en büyük destekçileriniz kimler oldu?
Öncelikle tabi ki ailemin destekleri oldu. Maddi manevi her zaman yanımda oldular. Üniversitedeki hocalarım yönümü çizmemde gerek sanatçı kişilikleriyle gerekse de vizyonlarıyla bana örnek olmuşlardır. Bu bağlamda özellikle Nur Gökbulut, Yüksel Bingöl, Güler Akalın hocalarımın sanatsal varlıkları benim için çok önemliydi. Hiç kimse yada kurumdan 27 yıllık sanat yaşamım boyunca sponsorluk anlamında bir destek görmedim. Tamamen kendi çabam ve emeğimle, ironik olarak söylemem gerekirse tırnaklarımla kazıyarak bu günlere geldim. Resimlerimin özgünlüğü ve yeni bir ifade biçimi oluşturmuş olmam beni bu günlere taşıdı.
Uluslararası başarılar arka arkaya geldi
Almanya’nın Hamburg kentindeki sergimden sonra World Art Foundation (Dünya Sanat Organizasyonu) bana bir davet gönderdi. Çalışmalarımın görsellerinden ve özgeçmişimden oluşan bir dosyayı seçici kurullarına sunmamı istediler. Hemen ardından seçildiğim haberi ve Kaliforniya’da gerçekleşecek Dünya Sanat Fuarı 2009’a katılım çağrısı geldi. Çalışmalarımı ve beni tanıtan bir içerikle web sitelerinde yer almaya başladım.
Yine 2009’da New York Sanat, resimlerimi World Art Foundation web sayfasında görmüş. Yeni çalışmalarımdan örnekler istediler. İki ay ard arda New York Sanat Magazin tarafından ayın sanatçısı seçildim. Birçok sanat dergisinde yer aldım. 53. Venedik Bienali’ne New York Sanatla birlikte katıldım. Pek çok ülkede, İtalya’da birçok galeriyle, Amerika’da, Viyana’da, Çin’de Beijing Galeri’de karma sergiler, bienal ve sanat fuarlarında yer aldım. Esasında dünya sanatı bir bütün. Sanatçı bir kez görülmeye başlandığında, eğer tabi yeni bir dil oluşturmuşsa ve özgün eserler üretiyorsa, yeni pencereler açılıyor.
“Bartın’da sanat ve sanatçıya duyarlılık artmalı”
Ama söz destekten açılmışken Bartın’da yaşayan-üreten, Bartın’da öğrenci yetiştiren, Bartın’ı dünyada ve ülkemizde temsil eden bir kültür elçisi haline gelmiş bir sanatçı olarak sanata ve sanatçıya duyarlılığın artması gerektiğini önemle belirtmek istiyorum. Özellikle büyük organizasyonlara, Sanat fuarlarına katılımlarda çok büyük rakamlar işin içine girdiğinden sponsor desteği kaçınılmaz bir hal alıyor. Resmi ve özel kurum ve kişiler en azından şehirlerinde yaşayan sanatçının eserlerinden satın alarak duyarlılıklarını ortaya koymalı ki, sanatçılar bunlardan elde ettikleri gelirlerle daha fazla organizasyona katılarak şehirlerini ve ülkelerini başarıyla temsil edebilsin, adını duyurabilsin.
Türkiye’de ilgi sınırlı ve yetersiz
Sizce Türkiye’de sanata ve sanatçıya bakış nasıl?
Toplumların gelişmişlik düzeyi ile sanat arasındaki ilişki tamamen paraleldir. Ülkemizde sanat merkezi olarak İstanbul’u görüyoruz. Sanat Fuarları ve galeri yoğunluğu açısından İstanbul’u Ankara takip ediyor. Kişiler ne kadar çok sanat olaylarının, etkinliklerinin içinde yer alırlarsa o oranda seçici, algısı artmış ve ilgili olurlar. Sanata ve kültürel değerlere saygı duyan milletlere baktığımızda bunların bilime ve sanata eşit değer veren gelişmiş uluslar olduklarını görürüz. Sanata destek ve yatırım belli bir bilinç ve doygunluk gerektirir. Toplumu meydana getiren bireylerin sanat hakkındaki bilgileri ve eylemleri onların sosyo-kültürel durumlarıyla alakalıdır. Sanatçılar eserlerinde toplumsal konulara ya da bireysel duyarlılıklarına yer vererek kamuoyu oluştururlar. F. Bacon’a göre sanat “Çeşitli düşüncelerin çarpıştığı arena”dır. Toplumun kendini tanıması ve duygularını ifade edebilen yansıtmacı bir toplum oluşturmak için sanatın gerekliliği aşikârdır. Bu bağlamda günümüzde sanat etkinliklerine ve özelde de sanat eserlerine duyulan ilgi maalesef sınırlı ve yetersiz kalmaktadır. Temalı konular toplumsal konuları irdelemeyi ve aktarmaya yönelik çalışmalar ile büyük halk kitleleri ile sanatçıları bir araya getirir. Büyük kitlelere ulaşmak anlamında gerekli mekan ve ortamların yetersizliği ise dikkat çekicidir. Sevindirici olan ise ülkemizin pek çok şehrinde Çağdaş Resim Müzeleri açma girişimlerinin hız kazanması ve çalıştayların yapılmaya başlanmasıdır. Sanatın görünürlüğü ve arşivlenmesi anlamında olumlu ve gerekli çalışmalardır bunlar.
Bartın’da bilinçli bir kitle var
Peki ya Bartın’ın sanata bakışı nasıl?
Bir şehir en güzel sanatıyla, kültürüyle tanıtılır. Farklılıkları ve benzersizliğini sanat ile ortaya koyar. Bartın’da sanata bakış açısının gelişen bir ivme izlendiğini söylemek mümkün. Çağdaş eserleri algılama ve çağdaş sanatçıların sergilerini takip etme anlamında özellikle genç kuşakta sevindirici bir farkındalık var. Ailelerin de bilinç düzeylerinin arttığını, hobi olarak da olsa boş zamanlarını değerlendirmede çocuklarını sanat eğitimine yönelttiklerini görmek mutluluk verici. Ben yıllardır sanat eğitimciliğimle ilgili olarak “Beni anlayan nesiller yetiştiriyorum” diyorum. Bu çok önemli gerçekten de. Bilinçli sanat izleyicisine ihtiyacı var biz sanatçıların. Kaldı ki Bartın Resim ve Sanat Müzesi Çalıştayı’nda katılımcı sanatçıların çalışmalarını izleyen, takip eden, bilinçli bir sanatsever çoğunluğu görmek şehrimiz adına mutluluk vericiydi.
Bartın benim vazgeçilmezim
Özelde ise resimlerimin yer bulduğu mekan ve kişi sayısının ivme kazandığını söylemem gerekiyor. Bartınlı sanatseverlerin beni takip ettiklerini görmek, “Seninle gurur duyuyoruz” deyişleri en büyük motivasyon kaynağım. Bir sanatçı önce şehriyle varolur. Bartın benim vazgeçilmezim.
Çalıştay nasıl geçti?
Çalıştay çok başarılı geçti diye düşünüyorum. Ülkemizin önde gelen sanatçıları Erkan Geniş hocamın önderliğinde ve Bartın Belediyesi desteği ve organizasyonuyla birbirinden değerli ve farklı tarzlarda özgün eserler ürettiler. Üniversiteden Hocalarımla yıllar sonra çalıştayda buluşmak benim için büyük keyifti. Ben de 100x100 cm. ölçülerinde tuval üzerine yağlıboya “Kadın” temalı resimlerimden 2 resim ürettim. Emeği geçen herkese, öncelikle değerli Hocam Erkan Geniş’e, Sayın Belediye Başkanımız Cemal Akın’a ve tabi emek veren Belediye personeline, bizi ilgiyle izleyen Bartınlı sanat izleyicilerine çok teşekkür ediyorum Bartın adına böylesi önemli bir Çağdaş Resim Müzesi’ni kazandıracakları için.
Ödülleriniz nelerdir?
2012- Macaristan, III. Balaton Szalon Resim Yarışması, Sergilenme
2009 - Ege Hasta Derneği V. Uluslararası Resim Yarışması, Sergilenme
2007 - Art Academy Resim Yarışması, 2.’lik Ödülü
2006 - Art Academy Resim Yarışması, Jüri Özel Ödülü
2005 -“China LM” Karikatür Yarışması, Liyakat Ödülü
1997 - Aker Desen yarışması, Mansiyon
Bu arada şunu da belirtmeliyim yıllardır sanat yarışmalarına katılmıyorum. Yarışma jürilerinin göreceli kararlar aldıklarını, sanatçının özgünlüğünden ziyade bir hocanın ekolünün devamı anlayışını aradıklarını gördüm yıllar içinde.
Daha iyi için kendiyle yarışıyor
Peki, olarak gerçekleştirmek istediğini bir hayaliniz var mı?
Evet, bir sanatçı olarak umarım daha pek çok resimler üretebilir ve pek çok sergiler yapabilirim. Hep daha iyiye ulaşmak ve kendimle olan yarışım hep sürsün isterim. Öğrenme sonsuzdur. Özellikle de sanatçıysanız bir ömür boyu emek vermek gerekir.
Bu bağlamda yaklaşan projelerimden söz etmem gerekirse 2-15 Ekim 2018’de Çorum Müzesi Sanat Galerisi’nde 28. Kişisel resim sergim gerçekleşecek. Ekim ayının sonunda 26-29 Ekim tarihlerinde İtalya’nın Cesena şehrinde Arte Fiera Forli Çağdaş Sanat Fuarı’na bizzat resimlerimle birlikte gideceğim. Bir diğer netleşen sergim de Mart 2019’da gerçekleşecek Art Ankara Sanat Fuarı’na Ankara’dan Savaş Simitli Sanat Galerisi ile katılacağım. Geçen sene de aynı fuara İstanbul’dan bir galeri ile katılmıştım.
KUTU KUTU KUTU
Dilek Özmen kimdir?
1970 yılında Bartın’da dünyaya gelen Dilek Özmen, İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu’nda ortaokul ve liseyi de Bartın Lisesi’nde tamamladı. Daha sonra üniversite eğitimi için Ankara’ya giden Özmen, 1992 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Bu güne kadar biri Almanya’da olmak üzere 27 kişisel sergi açan Dilek Özmen, yurt içindekilerin yanı sıra Amerika, İtalya, Avusturya, Almanya, Fransa, Bulgaristan, Romanya, Çin, Rusya ve Macaristan’da 100’e yakın karma sergide Bartınlı bir ressam olarak ilimizi başarıyla temsil etti. 27 yıllık görsel sanat eğitimcisi ve ressam olan Özmen, aynı zamanda UNESCO (AIAP) Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nin (UPSD) de üyesi. Dilek Özmen çalışmalarını halen Bartın’daki atölyesinde sürdürüyor.